İcra Müdürlüğünün 2019/13510 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin, şirketlerinde çalışmayan ve tebligatın yapıldığı tarihte şirketle hiçbir ilişkisi ve temsil sıfatı olmayan Buğra Aydın'a usulsüz tebliğ edildiğini, takipten tahliye işlemi için şirkete gelinen 25/11/2019 tarihinde haberdar olduklarını, takibe ve tahliye taahhüdüne itiraz ettiklerini, tahliye taahhüdündeki imzayı kabul etmediklerini bildirerek usulsüz tebligatın iptaline, süresinde yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tahliye emrinin davacı T5 daimi çalışanı Buğra Aydın'a tebliğ edildiğini, bu kişinin şirket çalışanı olduğunun 25/11/2019 tarihli haciz tutanağında daimi çalışan Şebnem Yaşar'ın Buğra Aydın'ın 15 gün önce işten ayrıldığına ilişkin beyanından da anlaşıldığını, aynı taraflar arasında İzmir 5....
İcra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti yönünden yapılan inceleme sonucunda; İİK.nun 149. maddesi, "icra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir." hükmünü içermektedir. Anılan maddede icra emriyle birlikte dayanak belgenin borçluya gönderileceğine dair yasal bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle davacının bu yöndeki şikayeti ve icra emri iptal istemi yerinde görülmemiştir. Hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği şikayeti yönünden yapılan incelemede; İİK'nun 150/ı maddesine göre; "hesap özetinin noter marifeti ile borçluya gönderildiğine dair noterden tasdikli bir örneği icra müdürlüğüne ibraz edildiği takdirde" borçluya icra emri tebliğ edilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İcra dosyasının incelenmesinde; Davacılar hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, ödeme emirlerinin davacı asillere 18/02/2017 tarihinde Tebligat Kanunu 21.maddeye göre tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 14/02/2017 tarihinde mahkemeye başvurarak hem usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu, hemde ödeme emrinin bir takım eksikliklerden dolayı iptalini istediği, mahkemenin 2017/933 E. 2018/119 K.sayılı ilamıyla usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, ödeme emri iptali talebinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verdiği, karar doğrultusunda davacılar vekiline tekrar yeni ödeme emri gönderildiği ve 08/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ üzerine eldeki davanın yani İİK 170/a maddesine dayalı şikayet davasının açıldığı anlaşılmaktadır....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/249 Esas sayılı dosyası ile 03/04/2017 tarihinde icra takibine ve borca itiraz ettikleri ve ilgili mahkemeden verilmiş olan kararı istinaf etmeleri sonrasında da, istinaf taleplerinin 09/07/2020 tarihinde reddedildiği, usulsüz tebliğ şikayeti ile yeniden geriye dönük yapılan işlemlere yönelik itiraz ve şikayetlerinin öncelikle takipten haberdar oldukları icra mahkemesinde açmış oldukları 03/04/2017 tarihi baz alındığı göz önünde bulundurulduğunda, şikayet ve itirazlarının süresinde olmadığı, zaman aşımına yönelik itirazları incelendiğinde, icra takip dosyasında takibe konu alacak belgelerinin zaman aşımına uğramadığı, takibin zaman aşımına uğramayarak yasal süreler içerisinde takibe devam olunduğu, bu nedenle şikayetçinin tüm itiraz ve şikayetlerinin reddine " dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 26....
Somut olayda, davacı - borçluya ödeme emrinin 20/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı - borçlunun vekili aracılığıyla 28/10/2022 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi sunularak borca, faize ve ferilerine itiraz edildiği, bu durumda davacı - borçlunun takipten ve tebligattan en geç 28/10/2022 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir. Sonuç olarak takipten ve tebligattan haberdar olunduğu 28/10/2022 tarihi itibariyle ve bu öğrenme tarihine göre 22/02/2023 tarihinde açılan davanın İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçtikten sonra olduğu sabittir. Bu durumda ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir ki mahkeme kararı da bu doğrultudadır....
Muhatabın il dışında olması adresten geçici ayrılma sayılmayacağından tebliğ tarihinde İzmir ilinde değil ve fakat Çeşme ilçesinde bulunduğu anlaşılan davacıya Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereği yapılan tebligat usulsüzdür. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne ve tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi yerindedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, kararın usulsüz tebligat şikayetine yönelik kısmının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırı bir yön de bulunmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Karşıyaka 2....
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; Müvekkillerinin e-devletinden aleyhine takip başlatıldığını öğrendiği günün 20.09.2019 olduğunu, 21.09.2019 tarihinde İcra Müdürlüğüne giderek kabul ettiği 77.000.TL yi ödediğini, kalan kısmına da itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiğini, bu tarihte dosyada tebligat parçası olmadığnı ve müvekkillerine usulsüz bir ödeme emri tebliğ edildiğini bilmediğini ve bilmesine de imkan olmadığını, İcra Müdürünün tebligat parçasının dönüşünden sonra karar vereceğini söylediğini, Kendilerine ödeme emri, memur kararı tebliğ edilmeyen müvekkilinin 13.10.2019 tarihinde İcra Müdürlüğüne gittiğinde ödeme emrinin tanımadığı bir kişiye tebliğ edildiğini ve bu tebligatı esas alan İcra Müdürünün borca itirazını reddettiğini de öğrendiğini, aynı gün gerek memur muamelesine ve gerekse usulsüz tebligata dair itiraz ve şikayetini icra mahkemesine sunduklarını mahkemenin usulsüz tebligatı ve memur kararını öğrenme tarihlerinin hatalı yazılmış olmakla kararın...
Somut olayda, şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nın 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğine ilişkin olup, bölge adliye mahkemenin birinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğuna dair kabulü yerindedir. Ne var ki; şikayetçi tarafından ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin de usulsüz olduğu iddia edilmiş olup, bu duruma üçüncü haciz ihbarnamesi tebliği (11.09.2017) ile muttali olunacağından şikayetçinin ikinci haciz ihbarnamesine yönelik tebligat usulsüzlüğü iddiası (14/09/2017) süresindedir ve incelenmesi gerekir....
GEREKÇE: Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe konu çeklerin kambiyo vasfına haiz olmadığına ilişkin şikayetin yanında, imzaya ve borca itiraza ilişkindir. Davacı tarafça istinaf dilekçesinde, yargılama aşamasındaki tebligatların usulsüz olduğu ve eline ulaşmadığı ileri sürülmüştür....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarihli, 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) Somut olayda, davacının Atatürk Cad., ... Ağrı adresine çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine davacının 100. Yıl Mah., ......