Maddesine dayalı usulsüz ödeme emri tebliği şikayeti ile İİK'nın 169. Maddesine dayalı yetki itirazına ilişkindir. İİK'nın 18/3 maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde, duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesi takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerekmektedir. Somut olayda usulsüz ödeme emrine ilişkin şikayetin niteliği ile İİK'nın 169. maddesine dayalı yetki itirazının borca itiraz niteliğinde olup duruşmalı incelenmesi gerekliliği karşısında mahkemece duruşma açılarak tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususa riayet edilmemesi sebebiyle karar usul ve yasaya aykırıdır....
Somut olayda, davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile takibin iptali talebi yanında icra emrinde asıl alacağın nelerden ibaret olduğu, aylık nafakanın kimler adına ve ne nafakası olarak talep edildiği icra emrinde yazmadığından ayrıca müşterek çocuk Batuhan 07/06/2020 tarihinde 18 yaşını doldurduğundan ve müşterek çocuk davacı annesi ile birlikte yaşadığından icra emrinin iptali talebinde de bulunulmuşsa da ilk derece mahkemesince, davacının usulsüz tebliğ şikayeti, icranın ve takibin iptali taleplerine dair hüküm kurulmasına rağmen hükmün gerekçe kısmında davacının dava dilekçesindeki gerekçeleri değerlendirilerek icra emrinin iptali talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
Mahkeme; davacı borçluya ödeme emrinin 14/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ile borca itiraz davasını 21/03/2019 tarihinde açtığı, takip doyasındaki tebligat mazbatası incelendiğinde, posta memuru tarafından "muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşusu kapıcı yönetici, Ali Özmen'den sorulmuş muhatabın dışarıda olduğunu beyan etmiş, imzadan imtina edilmiştir tebligat mahalle muhtarına 14/03/2019 tarihinde teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır, ayrıca muhatabın komşuna haber verilmiştir." şeklinde düzenlendiği, davacı borçluya ödeme emrinin TK 21/1' e göre tebliğ edildiği, tebliğ işleminin TK'nın 21/1. maddesine ve usulüne uygun olduğu, tebligat evrakının resmi evrak olduğu, aksinin ancak aynı kuvvette delille ispatlanabileceği gerekçesiyle davacının usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, İİK 168/5 maddesi gereğince davacı borçlunun süresinde olmayan borca itirazının reddine karar vermiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca ve yetkiye itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine ve sair iddialar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinin kabulü ile diğer itirazların icra müdürlüğüne yapılmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı katılma yoluyla davacı borçlu vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Davacı, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğunu öne sürmüş ise de dilekçesinde takipten 05.03.2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiştir. O halde beyan edilen 05.03.2020 öğrenme tarihine göre 20.03.2020 tarihinde yapılan usulsüz tebliğ şikayeti süresinde değildir. İlk derece mahkemesince bu husus re'sen gözetilmesi gerekirken gözetilmemesi isabetsizdir. Gerekçeli kararda yer alan Elazığ'daki adrese ilişkin açıklamanın kararda sehven yer aldığı anlaşılmıştır. Davacı, genel haciz yoluyla ilamsız takipte borca itirazlarını icra mahkemesinde ileri sürmüş ise de, takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren borca itirazların icra müdürlüğüne bildirilmesi gerekmekte olup, icra mahkemesinde ileri sürülmesine ve icra mahkemesince değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer taraftan borçlu, kendisine muhtırayla tebliğ edilen borç miktarına da itirazda bulunduğu halde ilk derece mahkemesince bu hususta bir inceleme yapılmaması da doğru değildir....
Bu halde icra müdürlüğünce takibin durdurulması kararından dönmesi dosya kapsamına uygun olup, bu karar usulsüz tebliğin ileri sürülmesi için şikayetçiye yeni bir hak bahşetmez. Şikayetçi, hakkındaki takipten 04.09.2019 tarihinde verdiği beyan dilekçesinde haberdar olduğunu beyan etmiş, tebliğ tarihini 03.09.2020 olarak yazmış olmasına rağmen 7 gün içinde usulsüz tebliğe ilişkin şikayette bulunmadığından öğrenme tarihine göre 25.09.2020 tarihinde yapılan usulsüz tebliğ şikayeti süresinde değildir....
Hukuk Dairesi HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Elmadağ İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz dolayısıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligata yönelik şikayetin kabulüne, yetki ve borca itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın muteriz borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Muteriz borçlular İcra Mahkemesine başvurularında; borçlu ...'...
Nitekim bu husus Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 2015/21984 Esas 2015/32464 Karar sayılı kararında "Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. " denilmek suretiyle ifade edilmiştir. Sonuç olarak; usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takibin iptaline dair talebin reddine'' karar verildiği görülmüştür....
usulsüz tebligatı tesadüf eseri banka hesabına bloke konulmasından sonra 09.07.2021 tarihinde öğrendiğini, tebliğ tarihinin kanunen 09.07.2021 tarihi olup müvekkilinin bu tarihten itibaren 7 gün içinde itiraz etme hakkının bulunduğunu, bu nedenle süresi içerisinde hem yetkiye, hem de borca itiraz ettiklerini, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, takibin müvekkilinin ikamet yeri olan yetkili Tarsus İcra Dairesi'nde açılması gerektiğini, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasının öğrenme tarihleri olan 09.07.2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasına, müvekkili üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir....
başlattığı dönemde sürekli hastanede olması ve itiraz hakkının olmaması nedeni ile gecikmiş itirazın kabul edilmesini, takipte borçlunun yerleşim yeri Konya İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, alacaklıya borcu bulunmadığını, takibe dayanak sözleşmede yazılı taşınmazın alacaklıya devredildiğini, dayanak sözleşmedeki imzanın murise ait olmadığını belirterek tebliğ tarihinin 12/10/2020 olarak düzeltilmesini yetkiye borca ve imzaya itirazının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını aksi halde gecikmiş itirazın kabulünü istemiştir....