Uyuşmazlık; ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği şikayetine ilişkindir. Ilgaz İcra Müdürlüğü'nün 2018/40 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklının borçlu hakkında başlatmış olduğu ilamsız takipte borçluya ödeme emrinin 30.03.2018 tarihinde yapıldığı, borçlu vekilinin icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde, 11.04.2018 tarihinde ödeme emri ve açılan takipten haberdar olduklarını belirttiği, borca, yetkiye, imzaya ve tüm fer'ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacı borçlu vekilinin İcra Müdürlüğüne 16.04.2018 tarihinde uyap sisteminden sunduğu dilekçe tarihinin 13.04.2018 olarak belirtildiği, ödeme emri ile açılan takipten haberdar olma tarihlerinin ise dilekçenin iki yerinde de 11.04.2018 olarak belirtildiği görülmüştür....
Dava dilekçesi kapsamına göre uyuşmazlık usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz olarak değerlendirilmiş olup, öncelikle taraf teşkili yönünden yapılan incelemede, her ne kadar davalı vekilince taraflarına husumet yöneltilmeyeceği iddia edilmiş ise de takip alacaklısı davalı olduğundan husumetin kendisine yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmış olup, usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede; Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça...
GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emri tebliğinin usule uygun olmadığı şikayeti ile birlikte borca itiraz nedeniyle takibin iptali taleplidir. Dava dilekçesinde açıkça ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve öğrenme tarihinin 06/03/2019 olduğu ileri sürüldüğünden ve hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan şikayetin ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayeti olduğu, ilk derece mahkemesince bu yönde bir hukuki nitelendirme yapılmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte, davalı tarafça istinaf dilekçesinde, tebligatın usule uygun olduğu ve tebliğ tarihi olarak, aksini gösterir delil olmadığı gerekçesiyle davacının bildirdiği tarih kabul edilmiş ise de bu hususta taraflarına delil sunma hakkı verilmediği ileri sürülmüştür. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği; tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf her iki müvekkil açısından icra emrinin tebliğ tarihini 10/10/2019 olduğunu bildirerek borca itirazda bulunmuş ise de, kanunda belirtilen 5 ve 7 günlük şikayet ve borca itiraz sürelerinin dava açılış tarihi olan 06/11/2019 tarihi itibariyle geçmiş olduğu anlaşılmakla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine" şeklinde karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacılar hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacılar tarafından takibin iptali talebi ile şikayette ve borca itirazda bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de usulsüzlük iddiası dışında sebep belirtilmediği anlaşılmıştır. İncelenen tebligatlarda şekli olarak usulsüzlük bulunmadığından ve başkaca sebebe dayanılmadığından mahkemenin usulsüz tebligat şikayetinin reddine ilişkin kararı yerinde olduğundan bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Usulsüz tebligat şikayeti yerinde olmadığından borca itirazın süreden reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık saptanmamıştır....
İcra Müdürlüğünün 2019/13081 esas sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında genel haciz yoluyla ilamsız takip takip yapıldığını, ödeme emrinin tebliğ tarihinde müvekkilinin Almanya ülkesinde olduğunu ve tebliğ mazbatasındaki imzası bulunan Yüksel Hüdür'ün de müvekkili gibi Almanya ülkesinde yaşadığını, tebliğ mazbatasındaki imzanın Yüksel Hüdür'e ait olmadığını, usulsüz tebliğin 15/11/2019 tarihinde öğrenildiğini belirterek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 15/11/2019 olarak düzeltilmesine, takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiklerinin tespit edilerek takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiğini, tebligatın usulsüz olduğunun kabulü halinde de bundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir....
davalı bankanın kredi kullandırdığını ve müvekkilinin imza ve muvafakatını almadığını, bu sebeple borca itiraz ettiğini, ayrıca müvekkilinin Fatma Eroğlu'na kefaleti olmadığını, borca itiraz nedeniyle icra takibinin durdurulmasını, araç tapu ve tüm bankalardaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini, yine icra takibi ve tebligatın müvekkiline yapılmadığından borca itiraz ettiklerini, tapu kaydındaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini, ayrıca müvekkilinin tapu kaydındaki taşınmazlarda konutu bulunduğunu, meskeniyet şikayetinde bulunduklarını, ayrıca tüm taşınmazlardaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini, ayrıca icra muamelesinin hatalı olduğunu, mevzuata uygun olmadığını, icra takibinin durdurulması gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Taraflar arasındaki genel haciz yoluyla ilamsız takipte ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayeti ve borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne, ödeme ermi tebliğ tarihinin 24.09.2021 olarak düzeltilmesine, takip genel haciz yoluyla ilamsız takibe ilişkin olduğundan sair talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Hopa İcra Müdürlüğünün 2021/646 Esas-Birleştirilen 2021/634 Esas sayılı dosyasından davacı müvekkil hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak çekteki imza müvekkiline ait olmadığı gibi davalıya da borcunun olmadığını, Hopa İcra Müdürlüğünün 2021/646 Esas-Birleştirilen 2021/634 Esas sayılı ile müvekkili hakkında icra takibi başlatılmış olup ödeme emri usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ve tebligat müvekkile ulaşamadığından müvekkil icra takibinden haberdar olamamış ve usulsüz tebliğ tarihine göre süresinde itiraz etme fırsatı bulunmadığını, müvekkilinin icra takibinden usulsüz tebligat nedeniyle 14.10.2021 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle tebliğ tarihi Tebligat Kanunu gereği öğrenilen tarih olan 14.10.2021 sayılacağından, tebliğ tarihinin bu şekilde düzeltilmesi, itiraz süresinin bu tarihten itibaren işlediğinin ve 14.10.2021 tarihli imza ve borca itirazımızın süresinde olduğunun kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini...
Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....