Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, borçluya örnek 12 ödeme emri, 23/02/2015 tarihinde, “muhatap o anda evde olmaması sebebi ile muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı konutta ve sürekli oturduğunu beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş .... kardeşi Tuba Kalkan'a tebliğ edilmiştir” şerhi ile tebliğ edilmiş olmakla, tebliğ işlemi şeklen Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine uygun olarak yapılmış ise de, tebligatın Hancıoğlu Cad....
Her ne kadar borçlu tarafından şikayet dilekçesinde, hem ihalenin feshi hem de ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile haczedilmezlik şikayeti birlikte istenilmiş ise de, her bir başvurunun incelenme yöntemleri ve sonuçları da farklıdır. Bu durumda mahkemece, ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve haczedilmezlik şikayeti yönünden dosyanın tefrik edilmek suretiyle yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmesi doğru bulunmamıştır. Diğer taraftan şikayetçi borçlu, satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshi isteminde bulunmuştur. İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir....
Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği'nin 57. maddesi gereğince, ticaret siciline bildirilen adrese TK'nın 35. madde gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp, bila tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerekir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurulup, iddia tahkik edilmelidir. HGK’nun 07/04/1982 tarih ve 1377- 337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. Somut olayda, davacı borçlunun "1....
Davalı tarafından kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de koşulları ve yasal unsurları oluşmadığından tazminat isteminin reddine ..." şeklinde karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karara karşı, davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirttikleri üzere davalıların ihtirazi kayıtlı yapmış oldukları ödeme ile borç ilişkisinin sona ermediğini, davalıların icra takibinde yetki ve borca itiraz ettiklerini yine itirazi kayıtla ödemeye muvafakat ettiklerini, ödeme yapılmasına rağmen itirazi kayıtlarında ve itirazlarından vazgeçmediklerini, bu nedenle ortada kesinleşmiş bir icra takibinin bulunmadığını, davaya devam edilerek alacaklı olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür....
Tüm yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında; Davalının yetki ve zaman aşımının kesildiğine ilişkin itirazlarının yersiz olduğu; söz konusu 1997/09, 1998/01, 1998/06 dönem prim borçları için daha önce Saruhanlı Asliye Hukuk mahkemesinin 2014/252 esas 2016/24 karar sayılı dosyası ile karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği; ancak davalı kurum tarafından aynı döneme ilişkin tekrar borç tahakkuk ettirildiği ve bu borcun davacı kurum tarafından itirazi kayıtla ödenmek zorunda kalındığı anlaşıldığından; davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. not:1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesine 16/06/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 35. maddesiyle eklenen cümlede “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun...
ücreti takdirine yer olmadığına Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, İİK'nın 364. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından 13/09/2021 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile; mahkemenin taraflar arasında gerçekleşen whatsap mesaj kayıtlarını delil olarak görmeyerek davalının yazışmalarda borcunu ikrar etmesine rağmen bu delile itibar etmediğini, oysa mesaj gönderen hattın davalının tek yetkilisi olduğu şirkete ait bulunduğunu, söz konusu mesajların yazılı delil başlangıcı sayılarak tanıklarının dinlenmesi gerekirken mahkemece tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, mesaj kayıtlarının delil olarak değerlendirilmemesine rağmen gerekçe içinde çelişkiye düşecek şekilde mesaj içeriğine mahkemece girilerek borç ifasının itirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmesi sebebiyle faiz istenemeyeceğinin kabul edildiğini, kaldı ki durum ve koşullardan aksinin anlaşılması halinde alacaklının asıl borca bağlı ferileri talep edebileceğini, itirazi kaydın öne sürülmesinin herhangi bir şekle tabi tutulmadığını, bu yönden de mesaj kayıtlarının yazılı delil başlangıcı...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169/a. maddesi uyarınca yetki itirazı, borca itiraz ve İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir. Borçlunun ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Somut olayda, davacı borçlu şikayet konusu işlemi 10/09/2021 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup, usulsüz tebliğ şikayeti ve mahkemece düzeltilmesine karar verilen ödeme emri tebliğ tarihine göre, yetki itirazı yasal süresindedir. HMK'nın 355. maddesinde "inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir" düzenlemesine yer verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Takip dosyasına davaya gönderilen ödeme emri tebligatının TK. 21/1 ve tebligat yönetmeliğinin 30. Md. uygun şekilde yapılmadığından davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 08/11/2021 olarak düzeltilmesine, davacının ödeme emrine yönelik şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ işleminin iptaline ve davacının yetki itirazının reddine karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, yetki itirazının reddine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili tarafından, cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, genel haciz yoluyla ilamsız takipte takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ile yetki itirazına ilişkindir....
Eldeki davada, davacı borçlu İİK'nın 16. maddesi kapsamında usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nın 58. maddesine dayalı şikayet ve aşkın haciz şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu halde mahkemece davacının imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayetlerini ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük hak düşürücü süre içerisinde ileri sürmediği gerekçesiyle davanın süre aşımından reddine karar verilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemeye aykırı olarak davacının vekile tebligat yapılması zorunlu olduğuna yönelik şikayeti hakkında hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan ve taşkın haciz şikayeti bakımından taşkın haczin devamı süresince bu konuda şikayette bulunulabileceği dikkate alınmaksızın bu şikayet hakkında da hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir....