HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : MUVAZAA İDDİASINA DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; TBK'nın 19. maddesi uyarınca muvazaa iddiasına dayalı istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ./.. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s....
Dava TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istemine ilişkindir. Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİNE DAYALI Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ortak miras bırakan annesi ...'ın 1306 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını ölünceye kadar bakım akdiyle davalı oğluna temlik ettiğini, devrin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payı oranında iptal ve tescil olmazsa tenkis isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Bu haliyle istem kabul edilip dava konusu taşınmazın güncel tapu kayıtları incelendikten sonra İİK. 283. maddesi kıyasen uygulanarak davalı adına olan kaydın iptaline mahal olmadan davacıya dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olmak kaydıyla haciz ve satış isteyebilmesi yönünde hüküm kurulması gerekir. Mahkemece açıklanan bu yönler nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/10/2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davanın ayrıntılarına ve muvazaa ile ilgili açıklamalara ilamda yer verildiğinden ayrıca tekrar edilmeyecektir....
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “ muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf- nitelikli)muvazaa türüdür. İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, hukukumuzda, Türk Borçlar Kanununun 19.(Borçlar Kanunu'nun 18.) maddesinde düzenlenmiş, anılan madde de “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esasa alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan görünüş yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Muvazaada gizli işlem şekle bağlıysa ve bu gizli işleme ilişkin irade açıklamaları şekle uygun yapılmamışsa, görünüşteki işlem yapılırken yasaların öngördüğü şekle uyulmuş olması, gizli işlemdeki şekle aykırılığı gidermez....
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir. Somut olayda; toplanan deliller yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı olduğu ve mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının davacılar tarafından kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Dava TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1-HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
a verileceğinin, diğer 6-9 ve 13 nolu bağımsız bölümdeki dairelerin ise davalı uhdesinde kalacağının kararlaştırıldığını, ancak inşaat tamamlandıktan sonra davalının 5 ve 8 nolu daireleri kendilerine vermediğini ileri sürerek 503 ada 19 parsel sayılı taşınmazın 5-6-8-9 ve 13 nolu bağımsız bölümünde bulunan dairelerin tapularının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline, olmazsa yasal faizi ile birlikte iptal ve tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış ise de, tapuda yapılan devir işleminin bağış niteliğinde olduğundan bu davacıların tapu iptal ve tescil talebinde bulunamayacaklarını, sadece tenkis talebinde bulunabileceklerini ancak tenkis yönünden de hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayrıca davacıların daha önceden aynı taşınmaz ile ilgili ......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup; davanın belirtilen niteliğine göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 12.02.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 15.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....