Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın tasarrufun iptali davası olduğu, davacının taşınmazla ilgili ayni hak iddiasında bulunmadığı, alacağını almak için cebri icra yetkisi istediği bu nedenle davacının davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptal edilip diğer davalı ... adına tescilini isteme hakkı bulunmadığı, davanın İİK'nun 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : BAĞIŞTAN RÜCUM HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI İPTAL-TESCİL Taraflar arasındaki davadan dolayı Mersin 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 16/12/2010 gün ve 2010/553 esas 2010/597 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 26.09.2011 gün ve 9606-9442 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK.'nın 440.maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır. Bu nedenle, 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla karar düzeltme isteğinin REDDİNE, davalıdan usulün 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Yasa gereğince takdiren 203.00.-TL. para cezası ile 41.00.-TL. red harcının alınarak Hazineye gelir kaydına, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI İPTAL-TESCİL Taraflar arasındaki davadan dolayı Konya 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 26.04.2011 gün ve 2008/519 Esas -2011/176 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 5.10.2011 gün ve 8161-9851 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK’nun 440. maddesinde (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi uyarınca) gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır. Bu nedenle karar düzeltme isteğinin REDDİNE, davacılardan usulün 442/3. maddesi ve 4421 Sayılı Yasa gereğince takdiren 203.00.'er-TL. para cezası ile 41.00.-TL. red harcının alınarak Hazineye gelir kaydına, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19.maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır....
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır....
Bilindiği üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih, 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada birden çok hukuksal sebebe dayanılması olanaklıdır. Bu halde, mahkemece önem sırası dikkate alınmak suretiyle her bir hukuki sebep yönünden araştırma yapılması zorunludur. Somut olayda, yargılama sırasında ıslah ile davacılar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkise isteğinde bulunmuşlardır. Ne varki, mahkemece muris muvazası hukuksal nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteği bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir. Bilindiği üzere,uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....
Dava, Borçlar Kanununun 18.maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. (Türk Borçlar Kanunun 19.maddesi). Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HMK'nun madde 33). Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaa nedeniyle tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olup; davacı, miras payı oranında tapu iptali tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, dava dışı başka mirasçıların da bulunduğu, miras payı oranında taleple açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası"olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide ''Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237....
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237....