Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa) Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir. Her ne kadar, muvazaayı düzenleyen 6098 s. Türk Borçlar Kanunun 19. (818 s....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava;6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılmış ve ihtiyati tedbir talebinin reddi istemi ile temyiz edilmiştir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 2.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olaya dönüldüğünde; dava dilekçesinde ve yargılama sırasındaki beyanlara göre; görülmekte olan dava bakımından davacı tarafın hem Türk Borçlar Kanunun 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine, hem de İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayandığı anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....

    Somut olayda; iddianın içeriğine göre davadaki istek, miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi (mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi) ve 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescildir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

      Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, Borçlar Kanunu'nun 18.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin olup, hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verilmekle; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ile Başkanlar Kurulu'nun 23.2.2004 gün 3 sayılı kararı uyarınca Yüksek 4.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 20.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

            Dava 6098 sayılı Borçlar Kanununun 19. maddesi uyarınca açılan ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece..... Aile Mahkemesinde görülen katkı payına ilişkin davada davacı ...'in davası kabul edilerek dava konusu taşınmazın 1/2 değerinin davalı ... ....'dan tahsiline karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması nedeniyle eldeki bu davanın kabulü ve taşınmazın kalan 1/2 payının davalı ... ../... .... .... adına tesciline karar verilmesinde, davacının hukuki yararının bulunmadığı, taşınmazla ilgili katkı payı davasının zaten görülerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı taraf davalı ...'...

              Ne var ki, araç ve hattının mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin Türk Borçlar Kanununun 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa kapsamında muvazaalı olup olmadığının incelenmesi, taraflar arasında görülmekte olan tapu iptali ve tescil davası da birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 19.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca davalı borçlu Nevzat hakkında İstanbul 9....

                UYAP Entegrasyonu