Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, müvekkili idarelere yapılan uygulamasının yasal olduğunu BK.nun 60.maddesi uyarınca manevi tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre davalının yaptığı işlemlerin Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğine uygun olduğu bu itibarla maddi tazminat isteminin yerinde olmadığı, kaldı ki maddi tazminat talebinin avans faizi olarak istendiği, yanlar arasında avans faizi uygulamasını gerektirir bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, davacının Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı menfi tesbit davasının 2.5.2003'te kabul edildiği, BK.nun 60.maddesi uyarınca manevi tazminat davasının bir yıl içinde açılması gerekirken bu süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin yerinde görülmediğinden manevi tazminat isteminin de zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    Davacıların maddi tazminat olarak talep ettikleri hususların açılan menfi tespit davalarının feri niteliğindeki kalemler olduğu, menfi tespit davaları sonucu verilecek kararlarda hüküm altına alınacak olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....." gerekçesiyle 1- T14 davasının kısmen kabulü ile; a- 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, b- Maddi tazminat talebinin reddine, 2- Emine Bülbül’ün davasının kısmen kabulü ile; a- 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, b- Maddi tazminat talebinin reddine, 3- T11 davasının kısmen kabulü ile; a- 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin...

    Mahkemece olayda manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3)Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirmemiştir. Bu nedenle, mahkemece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı ...'ya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Kanun koyucu ----davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır---. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir ----menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları------değildir. Farklı------- sayılı kararında menfi tespit davaları------yönde karar verildiği bilinmektedir. Ancak eldeki davada ödenen-----bulunmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davası birlikte talep edilmiş ise de talep ödenen paranın istirdadına ilişkindir. Talep tek bir hukuki gerekçeye dayalı olmakla tefriki de mümkün olmayan taleplerdir. ------ tektir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacılar vekili İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6601 sayılı dosyasında takibe konulan çeklerden dolayı davacıların borçlu olmadığını, ancak haciz tehdidi ile 3.250 TL ödeme yaptıklarını öne sürerek ödenen miktarın istirdadını, geri kalan miktar için borçlu olmadıklarının tespitini, %40 tazminat verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Bahtiyar vekili ile davalı ... davanın reddini savunmuş, davalı Ferudun’a tebligat yapılamamıştır....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Verilen önceki hükmün Dairemizce bozulması üzerine mahkemece, menfi tespit ve istirdat davasının reddine, birleşen Aydın 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/415 Esas sayılı dava dosyasındaki davanın kısmen kabulü ile davalıların icra takip dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin 368.50.-YTL. üzerinden devamına, fazlaya ilişkin ve alacak likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dosya davacısı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir. Banka vekilinin temyizi, kararın vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı yönünden eksik ve hatalı oluşuna ilişkindir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tüketicinin açtığı itirazın iptali Taraflar arasındaki uyuşmazlık 4077 sayılı Yasa'ya dayalı istirdat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tüketicinin açtığı itirazın iptali Taraflar arasındaki uyuşmazlık 4077 sayılı Yasa'ya dayalı istirdat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Korunması Hakkında Kanuna aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davacının maaş hesabına bloke konulmaması yönündeki talebinin kabulüne, maaş tutarının üzerinde taksit ödemeli kredi kullanıp kendi kusuru ile hesabının borç bakiyeye dönüşmesine yol açtığı, bankanın herhangi bir ayıplı hizmetinin bulunmadığı, maddi zararın ispat edilemediği, Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca manevi tazminat verilmesi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....

                  HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

                    UYAP Entegrasyonu