Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya dava tarihi itibariyle 3.217,85 TL asıl alacak ve 5,63 TL işlemiş faiz borcu bulunduğunun tespitine, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava; atık su abonesinin davalı kuruma karşı açtığı menfi tespit istemine ilişkin olup, talep yargılama sırasında istirdat istemine dönüşmüştür. Bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun tespiti için açılan davaya, müspet (olumlu) tespit davası denir. Bu dava, davacının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin, davalı tarafından inkar edilmesi halinde açılır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya ise, menfi (olumsuz) tespit davası denilir. Somut olayda; davacı taraf davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir....
Davacılar, menfi tespit ile birlikte istirdat talebinde bulunmuşlardır. Davanın 7155 sayılı Yasa'nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Uyuşmazlık, birlikte açılan istirdat davası ile menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Bir miktar paranın ödenmesi ve iadesine ilişkin açılan istirdat davasında arabuluculuk dava şartı olarak aranmakta ise de, menfi tespit davası, bir miktar paranın ödenmesi talebine ilişkin olmadığından menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru dava şartı olarak aranmamaktadır....
Sulh Hukuk ve Konya Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının bilgisi dışında sahte belge ile adına hat alınarak kullanımdan doğan borç için hakkında yapılan icra takibinin kesinleştiği ileri sürülerek menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72- (6) maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....
Bu sebeple itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabilmekte ve savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebilmektedir. Somut olaya gelindiğinde, davacı kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000,00 TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; davacının istirdat davası açmasında hukuki yararın bulunmadığını, mahkemenin istirdat talebini reddetmesinin yerinde olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, bonolar üzerinde tüketici sözleşmesi nedeni ile verildiğine dair bir ibare bulunmadığını, bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi talep etmiştir. Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Davacı ile dava dışı Eyfel Yapı İnş. Ltd .Şti arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden davacı tarafça 14 adet bono düzenlenerek davalıya verildiği, davalı tarafın sözleşme şartlarını yerinde getirmemesi sebebi ile davacı tüketici tarafından İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi'ne sözleşmenin feshi ve borçlu olmadığının tespiti talebi ile dava açtığı, İstanbul Anadolu 7....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu edilen alacak icra takibine konu ve bonodan kaynaklanmakta olup davalının açtığı istirdat davasına konu alacak ile aynı alacak olduğu, her iki davanın tarafları ve konusunun da aynı olduğu, alacak ve menfi tespit veya istirdat davalarının birbirinin zıddı ve simetriği davalar olduğu, bu davalardan birinin kesinleşmesi halinde karşıtı olan davanın da ortak kesin hüküm nedeniyle dinlenmeyeceği, bu nedenle kesinleşen alacak davasına karşı menfi tespit davası açılamayacağı gibi menfi tespit veya istirdat davasına karşı da alacak davası açılamayacağı, tarafları ve konusu aynı olan ve Yargıtay aşamasında geçerek kesin hükme bağlanan uyuşmazlığın yeniden başka bir adla yargıya taşınmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün görülmediği, bu hususun dava şartı olması ve resen gözetilmesinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 114/I maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir....
İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında kural olarak herhangi bir süre öngörülmemiştir.Aynı hükümde istirdat davası için ödeme tarihinden itibaren (1) yıl içinde istirdat davası açılabileceği belirtilmişse de mahkemece davacının talebi gözetilmeden ve anılan hükümdeki ödemeden itibaren dava açma süresinin başlayacağı hususları dikkate alınmadan karar verilmiştir. Öte yandan menfi tespit davası devam ederken takip konusu borcun icra tehdidi altında ödenmesi halinde menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür. Bu durumda mahkemece davacının menfi tespit talebi yönünden işin esasına girilerek İİK'nun 72. maddesindeki menfi tespit ve istirdat davası ile ilgili hükümler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı menfi tespit ve muarazanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4,00 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 20/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 270.52 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 5.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....