Davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilebilmesi için davacının şey (eşya) üzerinde üstün zilyetliğinin bulunması gerekir. Somut olayda, 92 sayılı parsel idari yoldan 1997 yılında Hazine adına tapuya bağlanmış, öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olduğu açıklanmıştır. TMK.nun 6.maddesi gereğince, herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının taşınmaz üzerinde TMK.nun 683.maddesi çerçevesinde mülkiyet hakkından kaynaklanan aynî bir hakkı bulunmamaktadır. Taşınmaz Hazineye ait olup, dava Hazineye yöneltilmiştir. Bu durumda davacının zilyetliğine üstünlük tanınamaz. Kaldı ki; davacı tapu tahsis belgesinden söz etmekle birlikte Pendik Belediyesi’nin karşılık yazısında davacı adına herhangi bir tahsis bulunmadığı bildirilmiş, davacı iddiasına dayanak olabilecek belgelerini dosyaya sunmamış ve iddiasını kanıtlayamamıştır....
Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere; kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....
Hazine davada taraf olduğuna göre, TMK.nun 981 ve devamı maddelerinin somut olayda uygulama olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davacı tarafın zilyetliğinin korunmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Dahili davalı Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 67,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Orman Genel Müdürlüğüne iadesine 01.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesi tarafından, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olarak değerlendirilip, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine iş bu karar davacı tarafından istinaf edilerek, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmadığı, davanın salt zilyetliğin tespiti isteminden ibaret olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere maddi vakaları anlatmak taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Bu nedenle mahkemeler her ne kadar davacının iş bu beyanı ile bağlı olmasalar da, dosya incelendiğinde davacının TMK 981 ve devamı maddelerinde bahsedilen zilyetliğin korunması talebinin bulunmadığı, aşamalardaki beyanlarında davalı Senayi ile aralarında zilyetliğin kime ait olduğu hususunda ihtilaf yaşandığını ifade ederek bu nedenle mahkemeden zilyetliğin tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla dava salt zilyetliğin tespiti isteminden ibarettir....
olarak ilgili parsellere üzüm ekimi yaptığını belirterek TMK'nin 981 vd. maddeleri gereğince el atmanın önlenmesini talep etmiştir....
Bu bakımdan açılan dava TMK'nin 683. maddesi gereğince ayni hakka dayalı açılan dava olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmaz üzerindeki yapı bakımından mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açmıştır. Yukarıda da belirtildiği gibi uyuşmazlığın; taşınmaz mal üzerinde bulunan kalıcı yapı niteliğindeki binadaki bağımsız bölümlere ve eklentilere ilişkin olup, tarafların hak iddiasında bulunduğu, davanın bu haliyle, TMK'nin 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası niteliğinde bulunmadığı, davacının mülkiyet hakkına dayandığı TMK'nin 683. ve devamı maddeleri gereğince uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır....
O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması olan davaya sulh hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması olan davaya sulh hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nın 25. ve 26.) maddeleri gereğince Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilebilmesi için davacının şey (eşya) üzerinde fiili, ayni ve şahsi hakka dayalı üstün zilyetliğinin bulunması gerekir. Somut olayda, 92 sayılı parsel idari yoldan 1997 yılında davalı Hazine adına tapuya bağlanmış,öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olduğu açıklanmıştır. TMK.nun 6.maddesi gereğince, herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının taşınmaz üzerinde TMK.nun 683.maddesi çerçevesinde mülkiyet hakkından kaynaklanan aynî bir hakkı bulunmamaktadır. Taşınmaz Hazineye ait olup, bu tür davalarda davacının şahsi hakka dayalı zilyetliğine üstünlük tanınamaz. Kaldı ki; davacı tapu tahsis belgesinden söz etmekle birlikte Pendik Belediyesi’nin karşılık yazısında davacı adına herhangi bir tahsis bulunmadığı bildirilmiş, davacı iddiasına dayanak olabilecek belgelerini dosyaya sunmamış ve iddiasını kanıtlayamamıştır....