Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....
TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMKnun 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası niteliğindedir. Bu tür davalarda dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemeleri görevlidir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 28/11/2013 NUMARASI : 2012/477-2013/1017 Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMKnun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacının 1992 yılında satın almak suretiyle edindiği taşınmazın, kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle tapu kaydının Kocaeli 1....
Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece verilen ilk hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından özel boşanma sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi gerekirken genel boşama sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesinden bahisle de temyiz edilmesi ve Dairemizce yapılan bozma sebebine göre, ilk hükmü kadının boşanma davalarının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü yönünden kesinleşmemiş, sadece temyiz edilmeyerek erkeğin boşanma davasının reddine ilişkin hüküm yönünden kesinleşmiştir. Öyleyse, sadece kadının boşanma davaları ve fer'ileri hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, davacı-karşı davalı kadının boşanma davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davalı-davacı erkeğin boşanma davası hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Dava, velayet hakkına dayanılarak açılan, evlilik birliği içinde doğan ve boşanma sonucu velayeti anneye verilen çocuğun adının değiştirilmesi istemine ilişkindir. Ad ve soyadının değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve tescil olunur. 2525 sayılı Soyadı Kanununa göre taşınması zorunlu önad ve soyadı, Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmünün kapsamındadır. Ne var ki; adın haklı sebeple değiştirilmesine ilişkin dava, kişisel durum sicilindeki mevcut kaydın değiştirilmesini ve düzeltilmesini gerektirdiğinden esas itibarıyla "nüfus kaydının düzeltilmesi" niteliğindedir. TMKnun 339/5. maddesine göre, çocuğun adını ana ve babası koyar....
K A R A R Davacı dava dilekçesinde, kısıtlı adayı eşinin maaşını ailesinin geçimi için harcamadığını, kendisine gereksiz şeyler aldığını, yaptığını savurganlıktan dolayı ailesini zor durumda bıraktığını açıklayarak malvarlığını kötü yönetmesi nedeniyle kendisini ve ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesi bulunduğundan kısıtlanmasına karar verilmesini istemiş; mahkemece davanın kabulü ile Murat Murta Kurt'un TMKnun 406. maddesi uyarınca kısıtlanmasına dair verilen karar kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....
üzerine, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenine dayalı boşanma davasının da reddine; davacı-karşı davalı kadının evli oldukları süreçte başka erkeklerle aşk içerikli mesajlaşma ve konuşmalar yapması ile güven sarsıcı eylemlerde bulunması neticesinde taraflardan devamı beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve geçimsizliğin meydana gelmesinde davacı-karşı davalı kadının tam kusurlu eş olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalının boşanma isteminin reddine, davalı-karşı davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı boşanma isteminin kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, erkek yararına 12.000,00 'er TL maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir....
Mahkemece, taraf ve tanık beyanları ile kısıtlı adayının malvarlığını kötü yönetme durumunun bulunduğu, yargılama sırasında dahi ikinci bir iş kurduğu, aile fertleri arasında kısıtlı adayının borç yapma riskinin varlığı nedeniyle mirasa dahil malların paylaşımı yoluna gidildiği, TMKnun 406.maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle kısıtlanmasına ve davacı eşinin vasi olarak atanmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....
TMKnun 594.maddesinde, miras bırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçılarının tamamı bilinmiyorsa, sulh hakiminin uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içerisinde mirasçılık sıfatını bildirmeye davet edeceğini, ilan süresinde kimsenin başvurmaması halinde ve sulh hakiminin de hiçbir mirasçı tespit edememesi durumunda miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere mirasın devlete geçeceği hükme bağlanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece karşılıklı açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davaları hakkında hüküm kurulduğu halde, davacı-davalı erkeğin pek fena muamele (TMK m. 162) hukuki sebebine dayalı birleşen boşanma davası hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadan karar verilmiştir. Dava ve birleşen dava birbirinden bağımsız ayrı davalardır ve davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir (HMK m. 294-1). Açıklanan sebeple davacı-davalı erkeğin birleşen boşanma davası hakkında da inceleme yapılarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....