WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından, davanın hakka dayalı olduğu ve salt zilyetliğin korunması davalarından olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....

Dava, dilekçesindeki ileri sürüşe ve yapılan yargılamaya göre; zilyetliğe vaki müdahalenin men' i istemine ilişkindir. HMK'nın 1.maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkemece de yargılamanın her aşamasında res'en incelenebilir. HMK'nın 4/c maddesinde "Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları görürler." düzenlemesi mevcuttur. TMK'nın 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri içermektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İlk derece Mahkemesince, davanın TMK’nın 984. maddesi gereği hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine dair hükmü, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 esas, 1946/12 karar sayılı kararı) TMK.nun 981. maddesinde “zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak def edebilir” denilmektedir. O halde; “zilyetliğin korunması” davalarında esas olan mülkiyet hakkının korunması değil, kişinin fiili (eylemli) hakimiyeti (egemenliği) altında bulundurduğu taşınır veya taşınmaz yada nesne üzerinde o an için var olan “üstün zilyetliğinin korunması” söz konusudur. Dolayısıyla zilyedin fiili hakimiyetinin bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın üstün zilyetliğinin korunması sağlanır. Bu tür davalar, esasen toplumda bozulan düzenin (asayişin) bir an evvel korunması ve sağlanması için başvurulan geçici tedbir niteliğindeki davalardır....

(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 esas, 1946/12 karar sayılı kararı) TMK.nun 981. maddesinde “zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak def edebilir” denilmektedir. O halde; “zilyetliğin korunması” davalarında esas olan mülkiyet hakkının korunması değil, kişinin fiili (eylemli) hakimiyeti (egemenliği) altında bulundurduğu taşınır veya taşınmaz yada nesne üzerinde o an için var olan “üstün zilyetliğinin korunması” söz konusudur. Dolayısıyla zilyedin fiili hakimiyetinin bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın üstün zilyetliğinin korunması sağlanır. Bu tür davalar, esasen toplumda bozulan düzenin (asayişin) bir an evvel korunması ve sağlanması için başvurulan geçici tedbir niteliğindeki davalardır....

Dava konusu bağımsız bölümün üzerinde bulunduğu bildirilen 25773 ada 6 parsel sayılı taşınmaz, imar uygulaması üzerine 2.3.1998 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiş; tapu kaydının beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasanın değişik 2.maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu şerh verilmiştir. TMK. nun 981 ila 987. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır (HGK.nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar)....

    Noterliği tarafından düzenlenen 17.8.1993 tarih ve 49760 yevmiye numaralı Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi ile iktisap ettiğini, miras bırakan Şakir’in taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın TMK.nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulmasının gerektiği, bu tür davaların ise HUMK.nun 8/2-3 maddelerine göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görüldüğü gerekçeleriyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 372 ada 6 parsel sayılı taşınmaz 18.7.1995 tarih 66 cilt nolu ve 16.1.1969 tarih 141 sıra numaralı tapu kayıtları uygulanarak 254.42 m2 yüzölçümlü, bahçe niteliğiyle 9.4.2000 tarihinde Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, tutanakda 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden bulunduğu açıklanmıştır....

      (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 15.11.2011 tarih ve 2011/1388 E.-5884 K.sayılı kararı ) ".....TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

        Davalı ..., dava konusu taşınmazın zilyetliğini, annesi Kamile Kutlubay’dan devraldığını (Kamile Kutlubay davacının eşi olur) ve taşınmazın ... tarafından değil eşi Kamile Kutlubay tarafından satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen reddi ve kısmen kabulü ile davalının davacıya ait taşınmaza yaptığı elatmanın önlenmesine, yıkım ve ecrimisil isteklerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK. nun 981 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması, zilyetliğe yapılan müdahalenin önlenmesi, yıkım ve ecrimisil bedeli isteğine ilişkindir....

          UYAP Entegrasyonu