Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21/01/2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan taşınmaza elatmanın önlenmesi, şirket faaliyetinin durdurulması ve tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/11/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle, duruşma isteminin değerden reddi ile süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir....

    davacıların taşınmazına bakan ve bitişik cephesinde pencerelerin mevcut olduğu, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği 28/4 hükmü gereğince binaların komşu parsele bitişik cephesinde ilgili komşu parsel sahibinin muvafakatı olmadıkça pencere açılamayacağı ve bu kapsamda pencerelerin mevcut durumunun ilgili imar yönetmelik hükmüne aykırılık taşıdığı sabit ise de, emsal içtihatlar ile TMK m.737 ve devamı maddelerinde belirtilen komşuluk hukukundan kaynaklı hak ve yükümlülüklere ilişkin düzenlemeler gereğince, yapının veya pencerelerin yalnızca imar mevzuatına aykırı olmasının TMK m.737 kapsamında eski hale getirme veya muarazanın giderilmesi talebi yönünden yeterli olmadığı, imara aykırılığın idari mercileri ilgilendiren bir husus olduğu, imar mevzuatına aykırılığın yanı sıra TMK m.737 hükmünde düzenlenen hoşgörü sınırlarını aşacak nitelikte haksız eylem bulunduğunun ve bu durumun da komşuluk hukuku açısından zarar verici nitelikte olduğunun ve katlanabilme sınırlarını aşan bir zararın varlığının...

    Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.” Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Kural olarak, sorumlu olan kişinin, meydana gelen zararı tümü ile tazmin etmesi gerekir. Tayin edilen tazminat miktarının da zararı tümü ile gidermesi gerekir....

    Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz....

      Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz....

        Komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, bu tür davalarda etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Komşu taşınmaza yönelen müdahaleden dolayı zarar gören kişi, taşınmazın maliki olmak zorunda değildir. Bu kimseler taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak veya şahsi bir hakka dayanarak zilyet sıfatına sahip olabilirler. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, Borçlar Kanununun 58. maddesi gereğince bina malikinin sorumluluğuna dayalı olarak yangın nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminatın davalı bina malikinden tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 737 ila 761. maddelerinde yer alan komşuluk hukukundan kaynaklandığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.02012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, anılan Daire Başkanlığınca da görevsizlik kararı verildiğinden, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığına sunulması gerekmiştir....

            Menderes Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın TMK 737 maddesine dayalı komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle muarazanın giderilmesi talebine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosyanın incelenmesine göre; davacının kat mülkiyeti kurulu olan taşınmazda 2 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğu, davalı tarafından ortak sınırın bulunduğu yere ağaç dikilerek kendi manzarasının kapatıldığı ve projeye aykırı olarak davalıya ait terasın orta bahçeye kadar uzatıldığı iddia edilmekle, vaki el atmanın önlenmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.11.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir....

                Komşuluk hukukundan kaynaklanan davaları sadece malikler değil, kiracı ve ortakçı gibi sıfatlarla taşınmazı kullananlar da açabilirler. Davacının komşu taşınmazda kira akdine dayalı olarak oturuyor olması da gerekli görülemez. Zira davacı, davalılara komşu olarak babasına ait evde devamlılık arz eder şekilde oturduğuna ve bağımsız bölümü fiili hakimiyeti altında bulundurduğuna göre, feri zilyet konumunda olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, davacı aynı zamanda sözü edilen binanın da yöneticisi durumundadır. Bu itibarla, böyle bir davanın açılabilmesi için davacının malik sıfatını taşıması gerekmez. Buna göre de, uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm delillerinin eksiksiz olarak toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu