Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ...’ın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Türk Medeni Kanunu'nun 698. maddesinde "Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz." hükmü bulunmaktadır. TMK'nun 699. maddesi "Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir....

      Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bir başka hususta, 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz....

        Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu tanıma göre paylı mülkiyetin söz konusu olabilmesi için, birden fazla kişinin bir mala paylı malik bulunması ve bu malın malikleri arasında maddi olarak paylaşılmış olunmaması gerekir. Paylı mülkiyette, mülkiyet hakkına sahip birden ziyade kişi olmasına rağmen, eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı mevcut bulunur. Eşya üzerindeki bu tek mülkiyet hakkı malikler arasında bir paylı mülkiyet birliği meydana getirir. Her paydaş mülkiyet hakkının belli bir payına sahip olur. Her pay diğerinden bağımsız, ayrıca tasarrufi işlemlere konu olabileceği için kanun bazı istisnalar hariç, payları taşınmaz hükmüne tabi tutulmuştur. Yukarıdan beri yapılan açıklamalara göre, paylı mülkiyet rejimine tabi bir taşınmazda pay sahibinin pay üzerinde tasarrufi işlem yapma yetkisi bulunduğundan bir paydaş diğer paydaş yararına tasarrufi işlemde bulunamaz. Diğer taraftan davacı dışındaki paylı malikler tarafından açılan bir davada yoktur....

            Borçlu ortağın alacaklısı, İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre, icra hakimliğinden alacağı yetki belgesine dayanarak elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir, paylı mülkiyette ise borçlu payının satışı mümkün olduğundan ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Karar tarihinden sonra olacak şekilde 01.09.2020 tarihinde taşınmaz üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürüldüğü ve buna göre güncel tapu kaydının dosya arasında bulunduğu, maliklik durumunda değişiklik olmadığı, davaya dayanak haciz şerhinin de tapu kaydında halen varlığını sürdürdüğü görülmüştür. Şu halde karar tarihinden sonra elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüşmüş olması gözetilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu nedenle istinaf sebeplerinin değişik gerekçeyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına, mahkemesine iadesine dair karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır....

            Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarafların paylı mülkiyetinde bulunduğu, davalının paylı mülkiyetten kaynaklanan hakkını meşru bir şekilde kullandığı, taşkın bir kullanımının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Karar gerekçesinde de belirtildiği üzere paylı mülkiyette, paya uyan bir belirleme ve sınırlandırma olmadığı takdirde her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı verdır. Bu hakkın ölçüsü, her somut olayda durumun özelliği göz önünde tutularak belirlenir. Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşın, kullanmayanların haklarını rayiç kira üzerinden ve onun hissesi oranında ödemesi gerekmektedir....

              Dava konusu her iki taşınmaz da paylı mülkiyet rejimine tabi bulunmaktadır. Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde paylı mülkiyet “birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmaları” şeklinde ifade edilmiştir. Paylı mülkiyette mülkiyet hakkına sahip birden fazla kişi olmasına rağmen aslında eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı vardır. Eşya üzerindeki bu tek mülkiyet hakkı malikler arasında bir paylı mülkiyet birliğini meydana getirir. Davacı adına kayıtlı 6 parsel ve davalı adına kayıtlı olan 5 parsel sayılı taşınmazda da davacı ve davalı dışında başkaca paydaşlar mevcuttur. Somut olayda, yıkım hükmü davada taraf olmayan diğer paylı maliklerin hukukunu da etkileyeceğinden, 3448 ada 5 ve 6 sayılı parsellerin davacı ve davalılar dışındaki paydaşlarının da bu davada taraf olarak yer almaları zorunludur. Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun uygulaması da açıklanan doğrultudadır....

                Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : YÖNETİM KURUL KARARI İPTALİ İncelenmesine gerek görüldüğünden, dava konusu 29/04/2015 tarihli merkez yönetim kurulu kararı ile bölünmeden önce Konya şubesinin en son üye sayısı ile bölünmeden hemen sonra ... 1, 2 ve 3 nolu şubelerin üye sayılarının sendikadan sorularak tereddüde yer vermeyecek şekilde ayrı ayrı bildirilmesinin istenilmesi, buna dair ayrıntılı kayıt ve belgelerin davalı sendikadan temini ile eklenerek tekrar Dairemize gönderilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26/10/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu