Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nın 169. maddesine göre, "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır." TMK'nın 182/2. maddesine göre "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır." Yapılan incelemede; toplanan delillerden mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı kocanın evin geçimine katkı sağlamadığı, kıskançlık yaptığı, kadının telefon ile görüşmesini engellediği, yalan söylediği ve kadını, çocuğu balkondan atmakla tehdit ettiği sabittir....

Tüm dosya kapsamından; ilk derece mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında davacı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi şartlarının gerçekleştiği, bu itibarla ilk derece mahkemesinin, davanın kabulü ve erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin belirlemesinin isabetli olduğu, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesinin ve ortak çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin de dosya kapsamı itibariyle doğru olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK 186/1. madde), geçimine (TMK 185/3. madde) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK 185/2. madde) ilişkin geçici önlemler kendiliğinden (resen) alınacağından ve boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım, eğitim ve korunmasına dair giderlere katılmakla...

Tüm dosya kapsamından; ilk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK 186/1. madde), geçimine (TMK 185/3. madde) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK 185/2. madde) ilişkin geçici önlemler kendiliğinden (resen) alınacağından ve boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım, eğitim ve korunmasına dair giderlere katılmakla yükümlü bulunduğundan ortak çocuk ve kadın lehine tedbir nafakası ile yine ortak çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakaların miktarlarının da uygun olduğu, kadının çalışmadığı, SGK kaydının bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, TMK'nin 175. maddesi koşulları kadın yararına oluştuğundan kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi...

tam kusurlu olduğunu, yerel mahkeme huzurunda görülen dava fiili ayrılık nedeniyle boşanma olsa da müvekkilinin haklarının korunmasından uzaklaşıldığını, zira müvekkilinin şu anki durumu çektiği üzüntü, yıpranma payı, ekonomik ve sosyal durumları, davalının ihtiyaçları, paranın satın alma gücü, genel ekonomik esaslar ile hak ve nesafet ilkeleri nazara alınarak, müvekkili lehine TMK 169, TMK. 175 gereği hükmedilen rakamlar TMK 2 hükümlerine uygun olmadığını, müvekkili lehine 2.000,00....

Boşanma veya ayrılık sırasında Türk Medeni Kanunu gereğince icap eden geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararlar (TMK. md. 169) ancak esas hükümle birlikte temyiz edilebilir. Boşanma veya ayrılık davası üzerine bu Kanun gereğince alınabilecek geçici nitelikteki tedbir kararlarının tek başına temyizi mümkün değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde verilen ihtiyati tedbir kararları veya bunlara itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yolu açıktır. Temyize konu karar bu çerçevede olmadığından, davacının temyiz isteğinin reddi gerekmiştir SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davacının temyiz isteğinin REDDİNE temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.03.2013 (Çar.)...

    Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere fiil ayrılık başlı başına boşanma sebebi değildir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin boşanma davasının reddine dair kararı usul ve yasaya uygundur. Boşanma ve ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, (eşlerin barınması, geçimi, eşlerin mallarının yönetimi ve çocukların bakım ve korunması) geçici önlemleri resen alır (TMK md.169). Nafakanın miktarı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi (TMK md.4) gözetilerek belirlenir. Somut olayda; davalı kadın, boşanma davası açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanmış ve nafaka ihtiyacı bulunmaktadır. Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve soyla durumları, hakkaniyet ilkesi ve paranın alım gücü gözetilerek, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedildiği kanaatine varılmış olmakla, davacının bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir....

    Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı-karşı davalı erkek tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava taraflar arasında boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir geçimsizliğin kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş, karar 01.12.2009 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davanın reddi nedeniyle, bu davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara bir kusur yüklenemez. Bu sebeple tanık anlatımlarında geçen fiziksel şiddet vakıası erkeğin reddedilen boşanma davasından önce olduğu anlaşılmakla bu vakıa davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemez....

      Mahallesi 1702 parsel sayılı taşınmaz kaydına 3....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/05/2019 NUMARASI : 2017/1133 ESAS-2019/414 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı erkek vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık (TMK md. 166/4) nedenine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

      Davalı-davacı vekili, davalarının açılmasına karşı tarafın dava dilekçesinin muğlak olmasının neden olduğunu, davacının davasını TMK 166/4 de yazılı 3 yıllık sürede bir araya gelmeme nedenine dayandırdığını ifade etmesi karşısında kendilerinin açmış oldukları davanın konusuz kaldığını ancak bu davayı açmalarına karşı tarafın hatalarının neden olmasından dolayı mahkeme masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmalarının yerinde olmadığınını, maddi tazminat miktarının az olduğunu ve manevi tazminat talebinin kabul edilmemesinin yerinde olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı davalı erkeğin davası, TMK'nun 166/son maddesine, davalı davacı kadının davası ise TMK 166/1, maddesine dayalı boşanma davasıdır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir....

      UYAP Entegrasyonu