Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. Devlet ormanlarının mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır....

Devlet ormanlarının mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davacı taraf zamanaşımı süresinin dolduğuna dair yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde beyanlarda bulunmuşsa da, Yargıtay 20. HD'sinin 2015/5708 E.2016/3111 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, bu davalarda zamanaşımı süresi TBK'nın 146 maddesine göre 10 yıl olup, zamanaşımı süresi zararın doğduğu tarihte işlemeye başlar. Tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı 09/09/2014 tarihinde dava zamanaşımı süresi dolmadan 2018 tarihinde açılmıştır. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır....

Açıklanan nedenlerle, TMK'nun 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin 818 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanununun 60. maddesindeki zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK'nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de; ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146.) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacı tarafça TMK 1007.maddeye dayanak teşkil eden Tapu Sicil Müdürlüğünün işlem tarihi olan 27/10/2005 ve 17/11/2005 tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre sona ermiştir. Senetlerin düzenlenme tarihinden itibarende 10 yıllık yasal süre sona erdiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf kanun yoluna davacı vekili tarafından başvurulmuştur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacıların sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. TMK nun 1007 maddesine dayalı olarak açılan tazminat davalarının temyiz merciinin önceden Yargıtay (Kapatılan 20.HD) ait olduğu, ancak bu dairenin kapatılması ile temyiz incelemesi yapma görevinin Yargıtay 5. HD ye geçtiği, Yargıtay 5. HD nin 03/02/2021 tarih 2020/7982E-2021/939K.sayılı ilamında ise; TMK'nun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından HMK'nun 107/1. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirtilmiştir....

    DELİLLER: 4721 sayılı TMK, Yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılara ait taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu kuşkusuzdur. TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat davalarında taşınmazın vasfının ve bedelinin belirlenmesinde 2942 sayılı kamulaştırma kanununun vasıf ve bedel belirlemeye yönelik hükümleri kıyasen uygulanır. Mahkemece mahallinde keşif yapılıp davaya konu taşınmazın arazi olduğundan bahisle rapor tanzim eden bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir....

    Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 100.000 TL olarak dava açtığını mahkemece 66.492,80 TL tazminat verildiğini, talepten fazlaya hükmedildiğini, bu davanın belirsiz alaca davası olarak açılamayacağını, davacıların kesin bir zararı olmadığını, TMK 1007. Madde kapsamındaki tazminatın sınırsız bir sorumluluk doğurmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK 1007.maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir. Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilinin, davacı tarafın zararının bulunmadığına ve tazminat isteme hakkı olmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK 1007.maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davalı Hazine vekili tarafından davacının tapu kaydının en başta yolsuz olduğundan tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, bilirkişi raporunun hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin, davacı tarafın zararının bulunmadığına ve tazminat isteme hakkı olmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPUYA DAYALI TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Davacı ... ... vekili, kadastro sonucu ... Köyü 157 ada 25 parsel sayılı 1226,77 metrekare yüzölçümü ile hükmen adına tescile karar verilen dava dışı taşınmaza uygulanan tapu kaydının paftasında, bu taşınmaza bitişik yol olarak gösterilen bölümü de kapsadığını taşınmazın, tapu kaydı nedeniyle hükmen adına tescil edildiğini ileri sürerek, bu bölümün davacı adına tescili istemi ile dava açmıştır. Yargılama sırasında ..., açılan davanın reddi gerektiği iddiası ile davaya katılmıştır....

      UYAP Entegrasyonu