Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığı iddiasıyla TMK 1007. Maddesine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu ilkesine dayalı tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir....

Somut olaya gelindiğinde; davacı tarafından terditli olarak tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK 1007 hükmü kapsamında tazminat talep edildiği halde sadece tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin bir gerekçe yazılarak tazminat istemine ilişkin HMK 297. maddesine aykırı olarak hiçbir gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuştur. Bu itibarla terditi oluşturan talep (tazminat talebi) hakkında somut uyuşmazlıkla ilgili gerekçe içermeyen şekilde gerekçesiz olarak karar verilmiş olması HMK 297. ve Anayasanın 141. maddesi düzenlemelerine aykırıdır. Bu haliyle karar gerekçesiz ve HMK 297/1- c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu sebeple HMK'nın aradığı anlamda ve istinaf denetimine elverişli bir gerekçe bulunmadığından bu haliyle kararın istinaf denetimini yapma olanağı yoktur....

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz ile ilgili tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin isabetsiz olduğundan bahisle istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin yüksek belirlendiğini beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacının sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....

Bu nedenle, Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanı yoktur. T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

-6-7-10-11 parseller, 131 ada 1 ila 5 parseller ile 141 ada 1 ila 5 parsellere revizyon gördüğü ve gerçek kişiler adına tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmakla; davacının dayanak tapu kaydının yüzölçümünü aşacak miktarda gerçek kişiler adına taşınmazların tespit ve tescil edilmesi nedeniyle davacının mülkiyet ihlali iddiası ile tapu kaydına dayalı tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK' nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı ... vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK' nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir....

      (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (YHGK'nun 05/03/2003 gün ve 2003/19- 152 E. - 2003/125 K.; 29/09/2010 gün ve 2010/14- 386 E. - 2010/427 K.; 15/12/2010 gün ve 2010/13- 618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı)....

      Bu itibarla 08/04/2013 havale tarihli ıslah dilekçesindeki miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, ikinci ıslah talebi nazara alınarak fazlaya hükmedilmesi, 3) Dava tarihi 10.04.2012 olduğu halde, karar başlığında 13/06/2013 tarihinin dava tarihi olarak gösterilmesi, doğru görülmemiştir...” gereğine değinilmiştir Yargılamının devamı sırasında davacı vekili tarafından 11/09/2014 tarihinde açılan ek dava ile 333 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptalinden kaynaklı TMK'nın 1007. maddesine dayalı 39849,00.- TL tazminatın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat nedeni ile birleştirilmesine karar verilmiştir....

        Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. 5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir....

          Devlet ormanlarının mülkiyeti Maliye Hazinesi'ne ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davalı taraf davada mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğunu öne sürmüşse de; her paydaş kendi payı doğrultusunda tazminat talep edebileceğinden bu itirazı reddolunmalıdır. Tapu iptal davası açıldıktan sonra Yalova 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/238 E sayılı dosyası ile tapu malikleri, hazineye ve Orman Müdürlüğüne karşı TMK 1007 m'sine dayalı tazminat davası açmışlar ve iş bu dosya ile birleştirme kararı verilip, tapu iptal ve tescil dosyası ile tazminat dosyası birlikte görülmüştür. Zamanaşımı süresi TBK 146. Md'ye göre 10 yıl olup, bu süre dolmamıştır. Tazminat tarihi de bu durumda davacının açılış tarihi alınmalıdır....

          UYAP Entegrasyonu