Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, İstanbul-1994, s. 510) Dava 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 348 hükmüne göre açılan velâyetin kaldırılması davasıdır. Velâyetin kötüye kullanılması halinde çocuğu korumak üzere alınabilecek “en radikal”, “en etkin” önlem ve bu anlamda “son çare” velâyetin kaldırılmasıdır.(Rona SEROZAN, Çocuk Hukuku, İstanbul-2005, s. 292.) Velâyetin kaldırılması gibi “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir davada çocuğun üstelik velâyetin kendisinden “kaldırılması istenilen” bir davalı tarafından temsil edilmesi; velâyet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). Zaten bu sebeple velâyetin kaldırılması davası açılmıştır....

    Uyuşmazlık, İİK'nun 264/2 hükmünün "İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır." şeklindeki son cümlesindeki yedi günlük sürenin başlaması için borçlular tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinin gerekip gerekmediği noktasındadır. İİK'nun 264/2 hükmü itiraz sonrası alacaklıya iki seçenek sunmaktadır. Alacaklı isterse itirazın kaldırılması isterse itirazın iptali davası açmakta serbesttir. Bu iki davanın da yedi günlük süre içinde açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, itirazın tebliği ile başlar. İtiraz tebliğ edilmedikçe bu süre başlamaz. Alacaklının itirazın kaldırılması yolunu seçmesi halinde, kanun koyucu itirazın kaldırılması kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği gerçeğinden hareketle bir düzenleme yapmıştır....

    Davacının nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen nafakanın yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi harç alınmadan (Harçlar Kanunu m. 30-32) davaya devam edilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece davacıya "nafakanın kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla bu talep hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.29.02.2016 (Pzt.)...

      Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ... yönünden itirazın kaldırılması davasının reddine, davalı-kiracı ...i. Hakkında itirazın kaldırılması ve tahliyesine karar verilmiş, karar davalı ... .. .. .. vekilince temyiz edilmiştir. 1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının itirazın kaldırılmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince: Davacı alacaklı, 17.09.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Ocak ayından Eylül ayına kadar aylık 1.770-TL den kira alacağın tahsilini istemiş, ödeme emrinin davalı-kiracıya 01.10.2014 tarihinde tebliği üzerine davalı-kiracının 13.10.2014 tarihinde yasal 7 günlük süre geçtikten sonra itiraz ettiğinden takip kesinleşmiştir....

        -TL olarak kabulü ile ödendiği ispat edilemeyen takibe konu aylar kira bedelleri toplamı üzerinden itirazın kaldırılması ve takibin devamına karar verilmesi gerekirken, kira bedelinin husumetli olması sebebiyle itirazın kaldırılması hususunda karar verilemeyeceği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda (1) No'lu bentte yazılı nedenlerle tahliye davasının reddine ilişkin kararın gerekçesi değiştirilmiş şekli ile ONANMASINA, (2) No'lu bentte yazılı nedenlerle itirazın kaldırılması davasının reddine ilişkin kararın BOZULMASINA, onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Ancak, icranın iadesi, hacizlerin kaldırılması gibi işlemler ise ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olup ilam kesinleşmeden hacizler kaldırılamaz ve icra iade edilemez. Somut olayda; itirazın iptaline dair ilamın istinaf mahkemesince kaldırılması üzerine takip yasa gereği kendiliğinden durmuş olup, icra müdürlüğünce gerek taraflardan birinin başvurusu gerekse re'sen takibin durdurulması gerekirken, alacaklının bu yöndeki talebinin kesinleşmiş ilamın ibraz edilmesi şartına bağlı tutulmasına dair 11.03.2022 tarihli kararı İİK'nın 40. maddesine açıkça aykırıdır. Ancak, davacı borçlu vekili ayrıca hacizlerin de kaldırılması isteminde bulunduğundan, icra müdürlüğünce ilamın kesinleşmesinin aranması, hacizlerin kaldırılması talebi yönünden yerinde ve isabetlidir....

          Somut olayda kaldırılması talep edilen tedbir nafakasının miktarı yıllık toplam 9.000TL olup, bölge adliye mahkemesince tedbir nafakasının kaldırılması davasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle davacı-davalı erkeğin tedbir nafakasının kaldırılması davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakasının Kaldırılması-Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, tedbir nafakasının kaldırılması davasının kabulü ve boşanma davasında kendi lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı kadının tedbir nafakası davasının kaldırılması davasının kabülüne yönelik temyiz dilekçesinin incelemesinde; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanunun 44 üncü maddesi ile 6100 Sayılı Kanuna eklenen Ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesine göre her yıl...

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2023/64 Esas KARAR NO: 2023/96 DAVA: İflas (İflasın Kaldırılması (İİK 182)) DAVA TARİHİ: 24/01/2023 KARAR TARİHİ: 27/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Kaldırılması (İİK 182)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis----- talebinin mahkememizin ----- Kararı ile kabul edildiğini, bu kararın ------- kararı ile de kesinleştiğini, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun;"İflasın Kaldırılması" başlıktı 182.maddesinde "Borçlu bütün alacaklılarının taleplerinin geri aldıklarına dair bir. beyonname veya tekmil alacakların itfa olunduğu hakkında bir vesika gösterir veya akdolunn konkordato tasdik edilirse mahkeme, iflasın kalkmasına ve borçlunun serbestçe tasarrıfı için mallarımın kendisine iadesine karar verir.” 183.maddesinde "iflasın kaldırıldığı ilan olunur”, 309.maddesinde "Korkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi üzerine --------------- hükmeden Mmahkemeden iflâsın aldırılmasını...

                Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek “Velâyetin kaldırılması talepli davanın reddine ve torunla kişisel ilişki kurulması talepli davanın kabulüne” şeklinde hüküm kurulmuş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Velâyetin kaldırılması davasının reddi Dairemizin bozma ilamıyla kesinleştiği halde bu konuda yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, torunla kişisel ilişki kurulması talebine ilişkin olarak başvuru/peşin harcın yatırılmış olması, kişisel ilişki hakkındaki talebi dava haline getirmez. Başka bir ifade ile kişisel ilişki kurulması ile ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir dava mevcut değildir....

                  UYAP Entegrasyonu