WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece "Somut olayda davacının tapu iptali ve tescil istemi ile eldeki davayı açtığı,dava konusu taşınmazın davalı T3 tarafından diğer davalı T2'ye devredilmiş olması karşısında davalı T3'nin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı " gerekçesi ile davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davalı T2 yönünden ise "3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmü yer almaktadır. Söz konusu madde ile tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir....

Eldeki asıl dava ise harcı yatırılmak suretiyle 23.09.2008 tarihinde, birleşen dava 06.11.2012 tarihinde açılmıştır. 4342 sayılı Yasa'nın 21/2 nci maddesi ile tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağı düzenlenmiştir. Bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, Mahkemece re'sen gözönünde tutulur. Hal böyle iken eldeki dava, nizalı taşınmazın mera olarak tahsis edilmesinin kesinleştiği tarihten sonra 4342 sayılı Yasa'nın 21/2 nci maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığına göre tespitten önceki hukuki nedenler bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği, tespitten sonraki sebepler bakımından ise zilyetliğin hukuki kıymetinin bulunmadığı gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. V....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1206 KARAR NO : 2021/168 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ARHAVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/12/2019 NUMARASI : 2018/260 ESAS - 2019/319 KARAR DAVA KONUSU : Tapu Kaydında Düzeltim (Tespitten Önceki Hukuki Sebebe Dayalı KARAR : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

    DELİLLER: Çekişmeli taşınmazların tapu kaydı, kadastro tutanak örnekleri, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği tartışmasızdır....

    Bu süre geçtikten sonra, tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2. madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. Somut olayda; davacı ... İdaresi tarafından davanın 30 günlük askı ilan süresinden sonra 5 yıllık süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı ve mera komisyon kararının iptali ile birlikte taşınmazın orman olduğu iddiasıyla tescilinin istendiği anlaşılmakla, mülkiyet uyuşmazlığı söz konusu olduğundan, davanın adli yargı yerinde çözülmesi gerekirken, uyuşmazlığın idari işlemin iptaline ilişkin olduğu değerlendirilerek davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; Mahkemece, davanın reddine karar verildiği halde, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ......

      Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; hernekadar komisyona sınır konusunda yapılan itirazın reddine dair kararın iptali istenmiş ise de mera komisyon kararının iptali talebiyle açılan bu gibi davalarda, davanın görüleceği yer idari yargı değil adli yargı yeridir. Mahkemece, çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması yerine uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 28.06.2022 tarihli ön inceleme duruşma zaptında uyuşmazlığın" muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve miras payı oranında tescili ile tazminat istemi"ne ilişkin olduğu belirtilmişse de sunulan 15.04.2022 tarihli dava dilekçesine bakıldığında taleplerinin Tespitten önceki hukuki sebeplere dayalı Tapu iptali ve Tescil davası olduğu açıkça anlaşıldığını, mahkeme hakimine muvazaanın muristen kaynaklı olmadığı, davalılar arasında olduğu anlatılmaya çalışılmış ancak dikkate alınmadığını, 15.04.2022 tarihli dava dilekçemizin 2.sayfasında " Murisin vefatından sonra yapılan Ağustos 2012 yılındaki kadastro çalışmaları esnasında davalı T3 beyanına istinaden yapılan tespit gerçeği yansıtmamaktadır....

        Yani davacı kadastro öncesi hukuki sebebe dayanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu bu süre hak düşürücü süre olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen göz önüne alınması gerekir. Davaya konu parsellerin 23/08/1976 tarihinde kadastro tespiti kesinleştiğinden dava tarihi itibariyle kanunda belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir....

          Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; varılan sonucun dosya kapsamına uygun olmadığı, kadastro tespitinden sonra taşınmazı çapa dayalı olarak satın alan kişinin tespitten önceki nedenlere dayanarak hak talep etmesinin mümkün olmadığı, hakkının satın aldığı çapla sınırlı olduğu, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 19.01.2010 tarihinde kesinleştiği ve davacının eşi ...'ın taşınmazı 23.02.2011 tarihinde davacının ise 31.05.2018 tarihinde taşınmazı çapa dayalı olarak satın aldıkları, çapla birlikte kadastrodan önceki sebeplere dayalı dava açma hakkının devralındığının da iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin önceki bozma ilamında; "dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanakları 23.5.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu 186 Ada 89 parsel nolu taşınmaz davalı ...'ye babasından intikal etmiştir. 151 Ada 1 parsel ise borçlunun ablası ... ... adına tespit ve tescil edilmiş, 10.11.2006 tarihli satış sözleşmesi ile 1/2 hissesi davalı ... adına tescil edilmiştir. Bu iki parselde borçlunun hak sahibi olmadığı sabittir. 143 Ada 110 parsel ise borçlunun annesine ait iken tespitten 15 yıl önce; 186 Ada 65 parsel ise borçlunun babasına ait iken tespitten 15 yıl önce davalı ...'...

              UYAP Entegrasyonu