ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/06/2021 NUMARASI : 2018/428 2021/457 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) istemine ilişkin açılan dava hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi başvurucu davalı vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin Aksu ilçesi, Yeşilkaraman Mah. 233 ada 5 parsel'de bulan gayrimenkulün mülkiyet sahibi olduğunu, Müvekkilinin mülkiyetinde bulunan söz konusu bu gayrimenkul daha önceden 2B niteliğinde iken devletçe belirlenen 2B rayiç değerini maliye hazinesine taksitler halinde ödemek suretiyle söz konusu gayrimenkulün mülkiyetine sahip olduğunu, müvekkilinin bu gayrimenkulü ile aynı ada içerisinde bulunan 4 numaralı parsel sınır komşusu olduğunu, bu 4 numaralı parselde daha önceden 2B niteliğinde olan bir gayrimenkul...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin önceki bozma ilamında; "dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanakları 23.5.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu 186 Ada 89 parsel nolu taşınmaz davalı ...'ye babasından intikal etmiştir. 151 Ada 1 parsel ise borçlunun ablası ... ... adına tespit ve tescil edilmiş, 10.11.2006 tarihli satış sözleşmesi ile 1/2 hissesi davalı ... adına tescil edilmiştir. Bu iki parselde borçlunun hak sahibi olmadığı sabittir. 143 Ada 110 parsel ise borçlunun annesine ait iken tespitten 15 yıl önce; 186 Ada 65 parsel ise borçlunun babasına ait iken tespitten 15 yıl önce davalı ...'...
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine, bozma ilamında da yazılı olduğu üzere kayıt maliki ... oğlu ...’in kanun anlamında tapu kütüğünden kim olduğu anlaşıldığına ve bilinen kişi olduğuna, davacı tarafça dava konusu taşınmaza uymadığı iddia edilen dayanak tapu kaydının kadastronun girmesi ile birlikte uygulanabilir tapu özelliğini ve tedavül yeteneğini yitirmiş kayda dönüştüğüne, ancak delil olma özelliğini devam ettirdiğine, kadastrodan önceki zilyetliğin ise tespitin yapılmasıyla kesintiye uğrayarak tespitten sonra yeniden işlemeye başladığına, davacı tarafın bu talebi tespit öncesi sebebe isabet etmekte olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü süre sebebiyle incelenme imkanı da bulunmadığına göre davacılar vekilinin hükmün esasına yönelen temyiz itirazları yerinde değildir....
Hal böyle olunca, kadastro tespit gününden sonra başlayan zilyetliğe dayalı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 15.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmek Kadastro Mahkemesinin görevi dışında olup mahkemece davacının iddiası yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esasa girilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. 2- Müdahil davacıların kadastrodan önceki nedene dayalı olan davaları ise, askı ilan tarihleri içerisinde davacılar tarafından dava açılmış olması nedeniyle tutanak kesinleşmediğinden, süresinde açılan davaya katılma niteliğindedir. Dava konusu taşınmazın öncesinin kök muris ...'a aitken ölümü ile yapılan taksim sonucu davalı ...'in murisi ...ye kaldığı tereddütsüz olup müdahiller ile muris...ve mirasçıları arasında miras ilişkisi bulunmamaktadır....
Mahkemece, davacının davasının hukuki dayanağının 04.05.2005 tarihli satış işlemleri olmadığı, kadastro geçmeden önceki davalılarla yaptığı fiili taksimin kadastro tespitlerinde uygulanmamış olmasından kaynaklandığı belirtilerek dava tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, ret gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazlar hakkındaki kadastro tespiti 16.01.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Dava, kesinleşen tespitlere karşı değil, tespit kesinleştikten sonra tapuda 04.05.2005 tarihinde yapılan temliklerin aralarındaki anlaşmaya aykırı olduğu iddiasına dayalıdır. Hal böyle olunca, dava tespitten sonraki nedene dayalı olduğundan 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin uygulanması mümkün değildir....
Taraflar arasında görülen davada; Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kadastro sonucu, Gülyalı İlçesi çalışma alanında bulunan 290 ve 291 parsel sayılı taşınmazlar paylı olarak davalılar ... ve müşterekleri adına hükmen tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazların kendi zilyetliklerinde olduğunu, her ne kadar taşınmazlar hükmen kesinleşmiş ise de kendilerinin bu davada taraf olmadıklarını, kendileri lehine olağanüstü zamanaşımı koşullarının oluştuğunu belirterek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Cevap veren davalılar, çekişmeli taşınmazların kendilerine ait tapu kaydı sınırları içerisinde olduğunu, davalıların kendi taşınmazlarında yarıcı olduklarını, hiçbir zaman asli zilyetliklerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm, Yargıtay 16....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MUVAFAKATNAMENİN İPTALİ Dava, kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde değil; kullanım kadastrosu sonucunda oluşan ve muris adına şerh bulunan parselin satın alınması için davacı mirasçı tarafından davalı mirasçıya verilen muvafakatnamenin iptali istemli olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 20.01.2017 tarih, 2017/1 sayılı Kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 13.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacı yanın kadastro öncesi sebebe dayalı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacı yanın kadastro öncesi sebebe dayalı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....