WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın dava konusu edilen yeri keşifte gösterdiğini ve davalının bu yere müdahale ettiğini belirterek, talep sonucunu davalının müdahalesinin menine karar verilmesi olarak değiştirdiğini, dolayısıyla davanın tapu iptali ve tescil davası olmayıp müdahalenin meni davası olduğu, yapılan keşifte dava konusu yapılan yerin davalı adına kayıtlı 138 nolu parselin içerisinde kaldığının anlaşıldığı, davalının kendi adına kayıtlı taşınmaza tecavüzünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar S.. A.. ve N.. A.. tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, kadastrodan önceki hukuki nedene dayanarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında özet olarak vergi kaydı ve zilyetliğe dayanılarak 25.10.1988 tarihinde H.. Ş.. ve müşterekleri adına paylı olarak tespit edilmiş, tutanak 11.07.1989 tarihinde kesinleşmiştir....

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir. 3.3....

      O halde öncelikle davacıdan talebi tam ve doğru bir şekilde açıklattırılmak suretiyle, davacının talebinin taşınmazın tespitine esas tapu kaydının miktar fazlası üzerinde kazandırıcı zamamaşımı zilyetliği sebebine mi yoksa taşınmazın tespitten önce tapu maliklerince yapılan taksim nedeniyle kendisine düşen bölümün ifrazı ile adına tescil talebine mi yönelik olduğu tereddütsüz olarak belirlenmeli, daha sonra iddia ve savunmalar doğrultusunda keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından iddia ve savunmalar doğrultusunda bilgi ve görgüye dayalı olarak beyanları alınmalı, dava tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığına göre, farklı hukuki sebebe dayalı olarak taşınmaz edinilmesi ya da taksim ve benzeri nedenlerle zeminde ayrı kullanılması halinde malikinin her bir parçasının ifraz edilerek tapuya tescil edilmesini isteme hakkının bulunduğu ve davalı ... kadastro tespitindan sonra kayden pay satın alma nedeniyle malik olduğuna göre TMK'ın 1023. maddesinde öngörülen "Tapu...

        Hukuk Dairesi İLK DERECE MAHKEMESİ : Vize Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.04.2016 tarihinde verilen dilekçeyle tespitten önceki hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.04.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü....

          "İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu dışı satın almaya dayalı Taraflar arasındaki uyuşmazlık tespitten sonra fakat kesinleşmeden önceki satışa dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulundğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp 22.01.2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'ne ait olması icap eder. Ne var ki; anılan Dairece uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyası Dairemiz'e gönderilmiş bulunduğundan, hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleyecek Daire'nin Başkanlar Kurulu'nca belirlenmek üzere dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            oğulları ... ve ...’in kullanımında olduğuna dair şerh verilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu, taşınmazda evi ve ağaçları olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, taşınmaz üzerinde bulunan evin ve ağaçların davacıya ait olduğunu, davacının kalan bölümleri de hububat ekmek suretiyle 1970’li yıllardan beri kullandığını beyan etmişlerdir. Bu hali ile davanın, tespitten önceki nedene dayalı olarak açıldığı kuşkusuzdur....

              Davacı ... 1987 yılında başlayan imar-ihyaya dayalı olarak eldeki davayı açtığına göre bu nedenle davanın tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açıldığı kabul edilemez. Tespitin yapıldığı 1977 ile tapu kaydının oluştuğu 2001 yılları arasında taşınmazın tapusuz taşınmaz olarak değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki; davacının 1987 yılında imar ve ihyaya başlayıp aynı yıl bitirdiği kabul edilse dahi ... adına tapu kaydının oluştuğu 2001 yılına kadar ... Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetliğinde bulundurma koşulu davacı lehine gerçekleşmemiştir....

                Her ne kadar çekişmeli taşınmaz 2017 yılında güncellemeye tabi tutulmuş ise de; somut davada davacının dava konusu taşınmazı 1978 yılında satın aldığını iddia etmesi karşısında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak eldeki davayı açtığı, kadastro tespitinin 1992 yılında kesinleştiği ve davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davanın güncellemeye itiraz olarak nitelendirilmesi için taşınmazdaki zilyetliğin kadastro ile güncelleme arasındaki bir tarihte önceki şerh sahiplerinden devraldığının iddia ve ispat edilmesi gerektiği, somut olayda böyle bir durumun bulunmadığı açık olduğuna göre davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşıldığından, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- b-2.maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir....

                Temyiz Nedenleri Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, istinaf ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik ve hatalı olduğunu, kadastro tespitinden sonra var olan hukuki duruma dayanarak dava açıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3.3....

                  Dava dilekçesi içeriğine göre davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların mülkiyetinin, kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazlar da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamaz, bu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemez; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, kadastro tespitinin kesinleştiği 1963 yılından eldeki davanın açıldığı 2016 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu