Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 1-Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 2-Davanın KABULÜ ile ... tarafından 16/01/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2020/3 sayılı işkolu tespit kararının “1184376.045 SGK sicil no'lu işyerinde Belediyenin hizmet binalarındaki özel güvenlik faaliyetlerinin yerine getirildiği, bu nedenle yürütülen faaliyetlerin İşkolları Yönetmeliği'nin 19 sıra numaralı "Savunma ve güvenlik" işkolunda yer aldığı”na ilişkin kısmının İPTALİNE, 3-Turgutlu Belediyesi Personel A.Ş. işverenine ait 1184376.045 Sosyal Güvenlik Kurumu sicil no’lu işyerinin İşkolları Yönetmeliğinin 20 sıra numaralı “Genel işler” işkolunda yer aldığının TESPİTİNE, 4-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan diğer davalılardan tahsili ile...

    Hükmün davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, şirket hakkında Sosyal Güvenlik denetmenleri tarafından tanzim edilen 21.06.2012 tarih, ZAP/2012-126 sayılı rapora dayanarak talep edilen 12.000 TL tutarındaki ek/asıl aylık prim ve gecikme zamlarından borçlu bulunmadığının tespiti ile prim/cezalara ilişkin tahakkukların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davalı kurumun ZA/2012-126 sosyal güvenlk denetmen raporuna dayanılarak .... tarafından 14/08/2012 tarih .... sayılı yazı ile davacı .......... den talep edilen ek ve asıl aylık prim ve gecikme zamlarından dolayı davacı şirketin borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiştir....

      Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından "itirazın iptali" davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, "takibe itiraz" sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

        Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

          İşkolunun belirlenmesi konusunu düzenleyen 6356 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre ise, işkolu tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan tespit ile ilgili kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasını müteakip, bu tespite karşı ilgililer, onbeş gün içinde dava açabilir. Belirtilen süre hak düşürücüdür. Yine aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.” 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli” başlıklı 11. maddesinin üçüncü maddesinde yer alan düzenlemeye göre “İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlüdür.”...

            İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 08/12/2020 NUMARASI : 2016/576 Esas - 2020/854 Karar DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı T3 davacı firmada 09/11/2014 tarihinde iş kazası geçirdiğini, SGK tarafından sigortalı Enes'in meslekte kazanma gücü kayıp oranının %19,20 olarak belirlendiğini, davalının tedavisinin Özel Hayri Sivrikaya Hastanesinde yapıldığını, kırılan koluna platin takıldığını ve 9 ay sonra bu platinlerin alındığını, davalının iyileşme sürecinde hekim yazısı/tavsiyesinde sigortalının 3 ay süreyle ağır işte çalıştırılmaması 10 kg ve üzeri yük kaldırmamasının istendiğini, aradan geçen sürede ve platinin alınması neticesinde Özel Hayri Sivrikaya Hastanesi ile ilgili Hekimin davalı T3 hiçbir rahatsızlığının kalmadığını sağlığına kavuştuğunu belirttiğini, söz konusu kaza sonrası tedaviyle davalı T3 kalıcı bir rahatsızlığı veya sıhhatine/gücüne etki eden...

            (Hukuk Genel Kurulunun 16/06/2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ) Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği ve dolayısı ile kurum içi prosedürler izlenerek maluliyet tespiti yapılmadığı; yine mahkemece, işinin ehli, tamamı iş güvenliği uzmanlarından oluşan kusur bilirkişi heyeti oluşturularak kusur oranlarının tespit ettirilmediği anlaşılmış olup, söz konusu hüküm, bu yönleri ile usul ve yasaya aykırıdır. ./.....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi 2-Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili Av. ... Dava Türü : Olumlu Yetki Tespitine İtiraz Davalı şirkete ait işyerleri ile ilgili olarak 19/12/2014 tarih ve 29210 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan iş kolu tespit kararının kesinleşip kesinleşmediğinin, açılan bir dava olup olmadığının araştırılarak varsa dava evrakının onaylı örneğinin eklenip, tekrar Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 15/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Dosya içeriğinden; SGK Kütahya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne bağlı Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenmiş olan 29/02/2016 tarih ve 2016/AA/025 sayılı Durum Tespit Raporunda özetle; "davacıya ait kıraathane iş yerinde Ramazan PINAR'ın bildirimsiz olarak çalıştırıldığının" tespit edildiğinin belirtilmesi üzerine Kurum tarafından, Ramazan PINAR için 20/10/2015- 17/02/2016 tarihleri arasını kapsar aylık prim ve hizmet belgesi düzenlenmesinin istenilmesine ve idari para cezası uygulanmasına ilişkin yazıların davacıya 29/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 04/04/2016 tarihinde yaptığı itirazın reddine karar verildiği ve itirazın reddine ilişkin 04/04/2016 tarih ve 2016/2 sayılı Gediz Sosyal Güvenlik Merkezi Ünite İtiraz Komisyonu kararının aynı gün davacıya tebliğ edildiği, Gediz Sosyal Güvenlik Merkezinin 25/11/2021 tarihli yazısında; Kurum tarafından, dava dışı Ramazan PINAR ile ilgili resen işlem yapıldığının, bildirge ile belgelerin resen işleme alındığının ve davacıya...

                Sosyal Güvenlik Hukuku ise dünya ile entegre olmuş bir tarafı devlet, diğer tarafı ise, onun sunum kaynaklarından yararlanacak olan sigortalı ve haksahibi, bireydir. Bu haliyle de, bir taraf idare olduğunda da mutlak Kamu Hukuku akla gelmelidir. Özel Hukuk ile Kamu Hukukunun kuralları ise, her zaman eşdeğer nitelik ve nicelikte tutulamaz. Miras Hukukundaki “mirasçı” kavramı ile Sosyal Güvenlik Hukukundaki “hak sahibi” kavramları birbirleri ile örtüşemez. Yaşlılık aylıklarının kazanılmasında (ölüm, malûl,dul-yetim aylığı) hak sahipliğinden bahsolunmakta iken, mirasçı terimi hiçbir zaman yasada yer almaz. 506 sayılı ve benzeri sosyal güvenlik yasaları ile yürürlükteki 5510 sayılı Yasa maddelerinde de, daima hak sahibi terimi vardır. Mirasçı terimine yer verilmemiştir. Bunun diğer bir anlamı Miras Hukukunun unsuru olan "mirasçılık" sıfatı sosyal güvenlik hukukunda yer bulmamakta, daha dar anlamdaki “hak sahipliği” terimine yer verilmektedir. Ölü sigortalının ...'...

                  UYAP Entegrasyonu