Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rantsigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.2002 gün, 2002/10-21-70 sayılı kararı) Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının, 02.06.1983 tarihinden sonraki çalışmaları yönünden, Almanya primlerinin tasfiyesi olup olmadığı araştırılmalıdır. Almanya primlerinin tasfiye olduğunun tespit edilmesi halinde, sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Kanunun 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir....

    Zira, ....ile...... arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, ...'na girmiş bulunması halinde, ..'na giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür. Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi hâlinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, .... arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır....

      İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 02/06/2021 NUMARASI : 2019/703 2021/186 DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müteveffa annesine bakıma muhtaç olması sebebiyle uzun yıllar baktığını, bu sürenin 15 yıl civarında olduğunu, bu sebeple çalışamadığını beyanla emekliliğine esas primlerin davalı tarafından yatırılmasını ve emekli olmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, davacıya evde bakım yönünden sosyal yardım yapıldığını, bu durumun prime esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesi kararında özetle; "Davanın reddine,..." karar verildiği görülmüştür....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1865 KARAR NO : 2022/2341 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞİRVAN ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ TARİHİ : 18/04/2022 NUMARASI : 2018/696 ESAS, 2022/222 KARAR DAVA KONUSU : TESPİT (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü. I....

      Kamu hukuku alanına giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağını oluşturan 506 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk Milli sınırları içerisinde ve Türkiye’de tescilli işyerleri ve işverenler ile yasa kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir....

        Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

          Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

            Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, çalışma ilişkisinin idarece yapılan görevlendirmeye dayalı olduğu, göreve alınma, çalışma koşulları ile ödenecek ücretin statü hukuku içinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla taraflar arasındaki ilişki statü hukukuna tabi olup, uyuşmazlığın çözümü iş mahkemelerinin görev alanına girmemektedir. Sosyal Güvenlik Hukuku açısından, primlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi, davacının özel hukuk kapsamında sözleşme ile çalıştığını göstermez. Ücret, çalışma saati, süreleri ve benzeri bir çok esaslı çalışma koşulunun statü hukuku içinde önceden düzenlendiği ve idareye üstün yetkiler tanındığı çalışma ilişkisinde, başta İş Kanunu olmak üzere özel hukuk hükümlerinin uygulanması ilişkinin niteliğiyle bağdaşmamaktadır....

              , yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü olan yargı organlarınca görev sınırları içersinde, sosyal güvenlik hukuku ve onun ilkeleri kapsamında madde hükmü ele alınmalıdır....

                Maddede “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlüğü'nden gelen yazılı cevapta davacının 28.09.2007 tarihinde davalı firma tarafından ...'ta yol yapım işinde çalıştırılmak için gönderildiği, yurt dışı borçlanmasının mevcut olduğu,bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların anlatımları ve tüm dosya kapsamı karşısında uyuşmazlık konusu dönemde hizmet akdine tabi çalışma olgusu kanıtlanmış olup ülkemiz ile ... arasında akdedilmiş sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmadığı gibi Kurumun işverenle topluluk sigortasına ilişkin sözleşme yapmadığı da belirgindir....

                  UYAP Entegrasyonu