Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın ek 20/3 maddesidir. 1479 sayılı Kanun’a 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun’la eklenen ve 08.09.1999 tarihi itibarîyle yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Destek Primi” başlığını taşıyan ek 20/3 maddesinde “Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, 24 üncü maddenin (I) numaralı bendinde belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanlar, çalışmaya başladıkları ayı takip eden ay başından itibaren,çalışmalarının sona erdiği ay dahil, bu kanunun 50. maddesine göre belirlenen onikinci gelir basamağının %10 oranında sosyal güvenlik destek primi öderler.Sosyal Güvenlik Destek Primi ödemesi gerekenlerden bu kanunun yayım tarihinden önce aylık bağlananlar kanunun yayımını, daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar....

    Türkiye'ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenlerden, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanların, Sosyal Sigortalar Kurumuna; müracaat tarihinde çalışmakta olanların tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna; başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna; hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenlerin ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna ve ev kadınlarının ...'a yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabileceği öngörülmüştür....

      sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar....

        Açıklanan sosyal güvenlik sözleşmesi hükümleri çerçevesinde somut olayda; davacının 1976-1984 döneminde ... Cumhuriyeti’nde geçen çalışmalarının, ancak, ... Sosyal Güvenlik Kurumuna primi ödenmesi halinde sosyal güvenlik bakımından değerlendirilebileceği, başka bir deyişle, yaşlılık aylığı bağlanması esnasında nazara alınabileceği gözetilerek, anılan dönem davacı çalışmalarının primlerinin ... Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenip ödenmediği araştırıldıktan sonra varılacak sonuç uyarınca, yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkin karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun yayım tarihinden önce aylık bağlananlar Kanunun yayımını, daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde Kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile Kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53’üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir....

            un 01.10.1999-5.11.2007 tarihleri arasında çalıştığı gerekçesiyle yaşlılık aylığından 2007 Ekim-2008 Ağustos aylarında sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapıldığını, eşinin ölümünden sonra Eylül 2010 ayı itibariyle 3102,81 TL sosyal güvenlik destek primi kesintisi borcu hesaplanarak almakta olduğu ölüm aylığından 2007 yılı Ekim ayından itibaren her ay kesinti yoluyla tahsil edildiğini belirterek Kurumun hatalı işlemi sonucu yapılan sosyal güvenlik destek primi kesinti tutarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL'lik bölümünün yasal faiziyle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemeca, davanın kabulü ile davacının murisi ...'...

              güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna, b)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye'de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna, c)Ev kadınları ...'...

                Türkiye'ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenlerden, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanların, Sosyal Sigortalar Kurumuna; müracaat tarihinde çalışmakta olanların tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna; başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna; hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenlerin ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna ve ev kadınlarının ...'a yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabileceği öngörülmüştür....

                  Buna karşın, itiraz konusu işçilik alacağının tamamen veya kısmen mevcut olmadığı ileri sürülerek açılan menfi tespit davasında ise; davacının işveren, davalının ise işçi olacağı tartışmasızdır. İtiraz davasının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine açılması halinde ise dava pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile reddedilmelidir. Somut olayda, davacı işveren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri tarafından düzenlenen ve işçilerin fazla çalışma ücret alacaklarının bulunduğu yönünde tespit içeren rapora, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını ileri sürerek itiraz ettiğinden husumetin davanın kabulünden zarar görecek ve aleyhine hukuki sonuç doğacak işçilere yöneltilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması ve davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine açılan davanın dava şartı olan husumet ehliyeti yönünden reddedilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir....

                    Buna karşın, itiraz konusu işçilik alacağının tamamen veya kısmen mevcut olmadığı ileri sürülerek açılan menfi tespit davasında ise; davacının işveren, davalının ise işçi olacağı tartışmasızdır .İtiraz davasının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine açılması halinde ise dava pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddedilmelidir ....

                      UYAP Entegrasyonu