Aynı Kanun'un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz....
Yine, 2821 sayılı Sendikalar Kanunundan, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'ndan doğan uyuşmazlıklara, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesi uyarınca Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'ndan doğan uyuşmazlıklara iş mahkemelerinde bakılır. Bunların dışında bazı özel kanunlardaki düzenlemelerlede iş mahkemeleri görevli kılınmıştır (1479 sayılı Bağ-Kur kanunu m. 70; 4857 İş Kanunu m. 20/1; 854 sayılı Deniz İş Kanunu m. 46 gibi). Yukarıda, özel mahkeme niteliğindeki iş mahkemelerinde hangi davalara bakılacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenleme dışında kalan davalara iş mahkemelerinde bakılmaz. Eldeki uyuşmazlığın temelinin haksız fiilden kaynaklanması ve taraflar arasında sosyal güvelik hukukundan doğan ihtilafın bulunmadığının belirgin olması karşısında davaya bakmaya Genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi yerine görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
IV- DAİREMİZ GEREKÇESİ: HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları ile sınırlı ve istinaf talep edenin sıfatı da gözetilerek yapılmıştır. Dava, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 53. maddesi kapsamında, toplu iş sözleşmesinin yorumuna ilişkindir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 53/1 maddesi uyarınca “Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin taraflarınca dava açılabilir.'' şeklinde düzenlenmiştir. Hukukumuzda, toplu iş sözleşmelerinin, normatif ve borç doğurucu hükümlerden oluştuğu kabul edilmektedir. Nitekim, 6356 sayılı Kanun'un 33. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içerir....
Güvenlik Bakanlığının 04/04/2016 tarihli yazısı ile gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini, tespite itiraz olmaması üzerine Bakanlık tarafından yetki belgesinin düzenlenerek müvekkiline tebliğ edildiğini, yetki belgesinin tebliği sonrasında “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde toplu görüşmenin yürütülmesi ve sonuçlandırılması için 26/05/2016 tarihinde Kamu-İş Sendikasına başvurulduğunu, davalı ...-İş Sendikasının ise 27/05/2016 tarihli yazısı ile ihale sözleşmesinin süresinin bir yıldan az olduğu ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 35. maddesinin 2. fıkrası gereğince toplu iş sözleşmesi yapma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddettiğini, davalı ......
Gerekçe: 20.06.2012 tarihinde imzalanan 01.04.2011-30.09.2013 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesindeki hükümlerden davacının yararlanıp yararlanmayacağı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 07.11.2012 tarih ve 28460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6356 sayılı Kanundan önce yürürlükte olan kanunlar ise 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ile 28121 sayılı Sendikalar Kanunu’dur. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9’uncu maddesinde, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına üye olanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği kurala bağlanmıştır. Anılan hükme göre, imza tarihinde üye olanlar toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerin taraf sendikası tarafından bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanırlar....
Bu konuda tek hüküm, sendika işyeri temsilcileri ile ilgili olup, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 24/4. maddesinde düzenlenmiştir. İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır. 6356 sayılı Kanun'un 23. madde ve devamında sendikal güvencelerin düzenlendiği görülmektedir. Aynı Kanun'un 25. maddesi son cümle uyarınca, İşçinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemeyecektir. Sendika temsilcisi olduğunu iddia eden davacının işyerinde görevinin değişitirilmesi sebebiyle eski görevine iade isteğine ilişkin açtığı davada, mahkemece işverenin tasarruf yetkisine giren bir konuda işlem tesis edilemeyeceği ve işe iade davasının da şekil şartları gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Aynı kanunun tanımlar başlıklı 2. maddesinin c fıkrasında "Görevli Makam: İşyeri toplu iş sözleşmesi için işyerinin, işletme toplu iş sözleşmesi için işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, aynı Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nün yetki alanına giren işyerleri için yapılacak grup toplu iş sözleşmelerinde bu işyerlerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, birden fazla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nün yetki alanına giren işyerlerini kapsayacak grup toplu iş sözleşmesi için ise Bakanlığı" ifadelerine yer verilmiştir. Yasanın 43. Maddesinde "...(1) Kendilerine 42....
G) Gerekçe: 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 79. maddesinde; “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerde görülür. Ancak yedinci ila on birinci bölümlerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar için, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.” denilmiştir. Yukarıdaki hükmün yollamada bulunduğu aynı Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde de Görevli Makamın; “İşyeri Toplu İş Sözleşmesi için işyerinin, işletme Toplu İş Sözleşmesi için işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, aynı Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün yetki alanına giren işyerleri için yapılacak grup Toplu İş Sözleşmelerinde bu işyerlerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, birden fazla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün yetki alanına giren işyerlerini kapsayacak grup toplu iş sözleşmesi için ise Bakanlığı” ifade edeceği belirtilmiştir....
Madde düzenlemesine göre, kamu düzenine aykırılık halleri hariç, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 41/1. maddesine göre (1) Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az (Değişik ibare: 6552- 10.9.2014 / m.20) “yüzde birinin” üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir....
Ancak feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. İş akdinin fesih bildiriminde gösterilenin aksine sendikal nedene dayandığını ileri süren davacı işçi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/2 ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca bu iddiasını ispat ile yükümlüdür. Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25'inci maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının, belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir sendikadaki üyeliği korumaları veya üyelikten istifa etmeleri şartına bağlı tutulamayacağı ilk fıkrada hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ise, işverenin, sendika üyesi olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı kuralı getirilmiştir....