WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşin bir bölümünde işçi çalıştırmayan, işin tamamını anahtar teslimi ve ihale yolu ile başkasına devreden ve işten elini çeken kişi asıl işveren olarak nitelendirilemez. Görüldüğü gibi anahtar teslimi işte, işverenin asıl faaliyet alanı olan mal ve üretim alanı dışında bir yapım işi sözkonusudur. Bu anlamda asıl işverenin faaliyet alanı olmadığı ve devamlılık göstermediği sürece anahtar teslimi sureti ile verilen yapım ve inşaat işleri, mal ve hizmet üretimine ilişkin işler olarak kabul edilemez. Zira bir kişinin faaliyet alanı yapım ve inşaat işi ise bu zaten asıl ... kapsamında değerlendirilir. Asıl ... için ise mal ve hizmet üretim unsuru aranmaz. Somut olayda, Mahkemece davalılardan ..... AŞ'nin anahtar teslimi olarak..... Doğalgaz Kombine çevrim santrali gaz tribünlerinin giriş havasını soğutma işini davalı yüklenici... Mühendislik Müşavirlik Taah. ve Dış Ticaret Ltd. Şti.'...

    İşin bir bölümünde işçi çalıştırmayan, işin tamamını anahtar teslimi ve ihale yolu ile başkasına devreden ve işten elini çeken kişi asıl işveren olarak nitelendirilemez. Görüldüğü gibi anahtar teslimi işte, işverenin asıl faaliyet alanı olan mal ve üretim alanı dışında bir yapım işi sözkonusudur. Mal, hizmet üretimi ile yapım işinin ne olduğu ise Kamu İhale Kanunu’nun 4. Maddesinde açıklanmıştır....

      Belirli bir yükümlülük altına giren ilgililer açısından yükümlülüğe neden mevzuatın hukuken öngörülebilir ve belirli olması gerektiği, söz konusu duruma ilişkin olarak mevzuatta ürün teslimi yapan rafinericilerin ürün teslimi yapacağı firmaların lisans durumlarının güncelliğini, iptal edilip edilmediğini internet sitesinden takip edeceği, kendilerie ayrıca bildirim yapılmasının zorunlu olmadığı ve sorumluluğun ilgililerde olduğuna yönelik bir düzenleme yer almadığı, öte yandan, işlemin ihrakiye teslim lisansı iptal edilen firmaya dahi denetim yapılan tarihten çok sonra tebliğ edildiği dikkate alındığında, söz konusu eksiklikten kaynaklanan sorumluluğun davacıya yüklenemeyeceği, olaydan haberdar olunduğunda ürün tesliminin durdurulduğu ve ürün teslimi yapılmadığı açıktır....

        (X).K A R Ş I OY : 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 10. maddesinin (a) fıkrasında; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması, katma değer vergisini doğuran olay olarak sayılmıştır. Buna göre, katma değer vergisini doğuran olay bir malın teslimi veya hizmetin yapılmasıdır. Teslimin tanımı ise Kanunun 2. maddesinde yer almaktadır. Buna göre; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi, "teslim" tanımına girmektedir. Ayrıca, Kanunun 1'inci maddesinin ilk fıkrasında, teslim ve hizmetin vergiyi doğurabilmesi için, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılmış olması koşulu da aranmıştır. Bu tanımlardan da açıkça görüleceği üzere; teslim, satış akdinde satıcının edimini oluşturmaktadır....

          Mahkemece, temlik eden şirket ile davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilerek alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre takip konusu faturaların temlik eden şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde ise kayıtlı olmadığı, davalının teslimi kabul etmediği, davacının teslimi ispata yarar yazılı delil bildirmediği, ancak davacının yemin deliline dayandığı, davalı şirket temsilcisinin yerine getirdiği yemini ile davacının teslim olgusunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin temlik ile alacaklı olduğunu, mahkemece takip konusu faturalar ve faturalarda belirtilen ürünlerin teslimi ile ilgili delillerin toplanmadığını, tanıklar dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür....

            Davaya konu uyuşmazlıkta, mahkemece taşınmazdaki açık ve gizli ayıpların taşınmaz teslimi sırasında düzenlenen tespit föyünde davacı tarafından açıkça belirlenerek ve ihtirazi kayıt konularak teslim alındığı, teslimattan sonrada başka ayıpların da çıktığı, tüm bu ayıplar yönünden taşınmazda oluşan değer kaybının hesaplanmasına ilişkin bilirkişi raporundaki hesaplamaya dayalı olarak hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından taşınmazın teslimi sırasında düzenlenen tespit föyünde belirlediği ayıplı imalatlar dışında sonradan ortaya çıkan ayıplı imalatların açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğuna dair herhangi bir tespite yer verilmemiştir. O halde, mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir....

              Dosya kapsamına göre işyerinin yükleniciye teslim edildiği 20.12.2010 tarihine 240 günlük iş süresi eklendiğinde teslimi gereken tarih 20.08.2011'dir Süre, sözleşme tarihinden itibaren yer teslimi için gereken 5 günlük süreden sonra başlatılmayıp fiilen teslim edildiği tarihten başlatıldığından 41 günlük geç teslimin süreye eklenmesi mümkün olmadığı gibi 240 günlük iş süresi, çalışılmayan süre de dikkate alınarak belirlendiğinden çalışılmayan dönemin de teslimi gereken tarihe eklenmesi mümkün değildir. Hükme esas alınan ikinci bilirkişi kurulu raporunda fesih tarihi itibariyle gerçekleştirilen imalat seviyesine göre kalan işin 167 günde tamamlanacağı hesaplanmış olup 04.07.2011 fesih tarihinden 20.08.2011 teslimi gereken tarihe kadar olan süre 43 gün olup kalan sürede işin tamamlanması mümkün olmaması sebebiyle davalı iş sahibi fesihte haklıdır. İş sahibi fesihte haklı olduğundan müspet zarar kapsamında kar kaybı istenmesi mümkün değildir....

                Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre, anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu bulunmamaktadır (Yargıtay 9.H.D. 19.1.2010 gün 2009/12074 E, 2010/378 K.). Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı Bakanlığın anahtar teslimi ihale yöntemi ile verdiği "hastane binasının depreme karşı güçlendirilmesi" işinde 02.03.2010-05.04.2010 arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile alçıpan ustası olarak çalışmış ve iş sözleşmesi müteahhit işverence haksız olarak feshedilmiştir. Hastane binasının depreme karşı güçlendirilmesi işinin kamu makamınca anahtar teslimi yoluyla davalı Şirkete verildiği ve davacının bu işte müteahhit firma işçisi olarak çalıştığı, tarafların ve mahkemenin kabulündedir. 4857 sayılı Yasanın 36. maddesinde kamu ihale makamının sorumluluğu, her hak ediş dönemine ait 3 aylık çıplak ücretle sınırlandırılmıştır....

                  Taraflar arasında düzenlenen 15.12.1998 tarihli sözleşmeyle davacıya ait arsa üzerine davalı yüklenici tarafından “anahtar teslimi” şeklinde inşaat yapılması ve bu inşaatın da proje çıkış tarihinden itibaren 24 ay zarfında bitirilerek teslim edilmesi kararlaştırılmıştır. İnşaatın anahtar teslimi şeklinde teslimi kavramı yapı kullanma izni de alınarak binanın eksiksiz ve kusursuz durumda teslim edilmesi anlamına gelmektedir. Dava konusu binada; bodrum kattaki iş yeri için 29.03.2005, zemin kattaki iş yeri için 16.05.2005 ve konut niteliğindeki bağımsız bölümler için de davadan sonra 03.08.2009 tarihinde yapı kullanma izin belgeleri alınmıştır. BK’nın 128. maddesi uyarınca zamanaşımı, alacağın istenebilir olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar....

                    Yapılacak iş, davacının 2008 yılından sonra ürün teslimi veya prim kesintisi bulunup bulunmadığını araştırarak, bunlara ilişkin belgeleri getirtmek, bu tarihten sonra prim kesintisi veya ürün teslimi bulunmaması halinde davacının 01/11/2008-31/12/2008 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermek, bulunması halinde ise, yukarıda anlatılan ilkeler ışığında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu süreleri tespit etmekten ibarettir...” gerekçesi ile bozulduğu, bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı adına düzenlenmiş 21.10.2008 ve 11.03.2013 tarihli iki adet bağkur prim tevkifatı bulunmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu