Mahkemece, tespitten sonra harici satım sözleşmelerine dayanılarak tapu iptali ve tescil talepleri dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tespitten sonra kesinleşmeden önce satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu 4 ada 2 parsel, Kumluca Kadastro Mahkemesinin ... Esas ve 2005/19 Karar sayılı ilamı ile; senetsizden, vergi kaydı ve muristen intikalen eklemeli zilyetliğe istinaden kesinleşen ilamla yargılama sırasında vefat eden davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nin 996. maddesine göre "kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet zilyetliği devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir."...
Köyünde tahsis edilen 101 ada 426 parsel, 101 ada 427 parsel numaralı mera parselleri içerisinde bırakılmakla mera olarak tespit ve tapuya tescil edildiğini belirterek taşınmazların mera kaydının iptali ile davacı adına ayrı parsel numarası verilerek tesciline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı İpekyol Belediyesi vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, Mera Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tahsis kararının kesinleştiği tarihten 5 yıl geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir. 2.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın yasal sürede açılmadığını, Süroyolu Köyünün kadastrosunun 01.11.1992 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazların mera vasfında olduğunu, hali hazırda da mera olarak kullanıldığı ileri sürerek davanın reddini istemiştir. III....
Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken ve davanın tespitten önceki sebeplere dayalı olarak taşınmazın aynı hakkında açılmış olduğu gözetilmeksizin geçit hakkına dayalı olarak açılmış gibi nitelendirilmek suretiyle yazılı gerekçeyle reddine karar isabetsiz ise de ret kararı sonucu itibariyle doğru olup, hükmün gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekirken onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.02.2016 tarih, 2015/2632 Esas ve 2016/1837 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, gerekçenin yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı karar düzeltme ve onama harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 30.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
sonucunda verilen kararın 01.05.2012 tarihinde, ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan davanın da 26.11.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise tespitten önceki sebeplere dayalı olarak 18.01.2012 günü açıldığına göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı, dosya arasına getirtilen dava dosyalarının ve mahkeme ilamlarının incelenmesinde eldeki dosyamızın davacılarının bu dosyalarda taraf olmadığı, diğer bir anlatımla da eldeki dosyanın davacıları yönüyle kesin hüküm de teşkil etmeyeceği anlaşılmaktadır....
Bu hükümle, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılması on yıl süre ile sınırlandırılmıştır. Aynı yasanın 40. maddesinde ise, “Çalışma alanlarında, kadastroya başlanıldıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu, kadastro müdürlüklerinden sorularak alınacak cevaba göre tapu siçil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri kadastro müdürlüğüne gönderilir.” hükmü öngörülmüştür. Somut olayda; dava konusu taşınmazların kadastro tespiti 27.10.1971 tarihinde yapılmış, dosyaya sunulan tapu kayıtlarına göre 31.12.1984 tarihinde kesinleşmiştir....
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:Yerel Mahkeme yaptığı yargılama neticesinde; "Eldeki davada davacının tespitten önceki sebeplere(taşınmaz satış vaadi sözleşmesine) dayanarak dava açtığı, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin davadan önce kesinleşmiş olup taşınmazın tapu siciline tescil edildiği, kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin 01/11/2010 tarihinde dolduğu, bu nedenle dava tarihi itibari ile yasada belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen nazara alınacağı, bu haliyle hak düşürücü süre geçtiği için kesinleşen kadastro tespitine ve tapu kayıtlarına kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak dava açılamayacağı davanın hak düşürücü süre sebebiyle REDDİNE, dair karar verildiği görülmüştür....
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre, tapuda tescil edilebilmesi için, tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten, dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Kural bu olmakla beraber Daire uygulaması gereğince, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından tespitten sonra başlayacak zilyetliğe eklenmesi mümkündür. ......... Somut olayda, dava konusu taşınmaz bölümü; dosyada bulunan ve davacı adına tespit ve tescil edilen 152 ada 21 parsele ait kadastro tutanağına göre, 16.04.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilmiştir. Temyiz incelemesine konu eldeki dava ise, 06.08.2007 tarihinde açılmıştır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2018/470 ESAS 2020/253 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün istinaf yolu ile incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/11/2021 NUMARASI : 2017/45 ESAS, 2021/798 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
Hal böyle olunca; davacılar tarafından tespitten önceki hakka dayanılarak dava açıldığı hususunda tereddüt etmemek gerekir. Çekişmeli taşınmazla ilgili kadastro tespitinin 28.10.1970 tarihinde kesinleşmesi ve davacılar tarafından tespitten önceki hakka dayanılarak 01.07.2013 tarihinde dava açılması nedeniyle de, olayda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği görülmektedir. Hal böyle olunca; davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....