Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı yan, uyuşmazlık konusu taşınmazın 1971 yılından beri imar-ihya edilmek suretiyle tarıma elverişli kültür arazisi haline getirildiğini ve o tarihten itibaren koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunulduğunu açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava dilekçesindeki açıklamalar karşısında, davacı tespitten sonraki zilyetliğe ve imar-ihya olgusuna dayanarak iptal ve tescil talep etmiştir. İhya olgusunun tespit tarihinden sonraki döneme rastlaması nedeniyle dava açmak için ön koşul olarak aranan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır.Sözü edilen madde ve fıkra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan iptal ve tescil davaları hakkında uygulanmaktadır.Davanın bu nedenle reddi yerinde değildir. Ancak, dava konusu taşınmaz 16.8.1966 tarihinden itibaren tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir....

    Davacı vekili tespitten önceki ve sonraki kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tespit öncesi neden yönünden tutanağın kesinleştiği tarihten 25.12.2002 dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde belirtilen hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemece de tespit öncesi neden yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve kanuna aykırı bir yön görülmemiştir. Davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görülmemiştir. 2- Tespitten sonraki kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle iptal ve tescil isteğine gelince; Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan zilyetliğin tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren hesap edilmesi gerekir. Önceki zilyetlik tespit ile kesilir....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1358 KARAR NO : 2021/1532 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DEMİRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/01/2020 NUMARASI : 2017/49 2020/19 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Yeşilce köyü 102 ada 21 parsel sayılı taşınmazın Demirköy Tapu Müdürlüğünün 21....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 28/05/2021 tarihli ve 2019/66 E., 2021/158 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davalılardan Namık Kemal adına tescil edildiği, kadastro tespitinin 17/10/1996 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açamayacağının düzenlendiği, davacının davasını kadastro tespitinden önceki bir nedene dayandırarak açtığı, bu hakkın hakdüşürücü süre olan 10 yıllık sürenin geçmesinden sonra istenilmesinin mümkün olmadığı, dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1....

        Dava, 03.07.1974 tarihli satış senedine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Kadastro Kanununun 12-3 maddesi "Bu tutanaklardaki belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmünü içermektedir. Bu hükme göre dayanılan hakkın tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur. Somut olayda; dava konusu yapılan 91 parsel sayılı taşınmazın tespiti 13.05.1974 tarihinde yapılmıştır. Davacının murisi ile davalıların murisleri arasında tutanak kesinleşmeden 03.07.1974 tarihinde dayanılan noter sözleşmesi yapılmış ve taşınmaz satın alana teslim edilmiştir. Kadastro tutanağı ise 25.09.1974 tarihinde kesinleşmiştir....

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamaz. Sözü edilen süre, hak düşürücü olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 25.02.1976 tarihinde kesinleşmiş dava ise, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 05.09.2011 tarihinde açılmıştır....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/11/2020 NUMARASI : 2019/303 2020/340 DAVA KONUSU : Tapu Kaydında Düzeltim (Tespitten Önceki Hukuki Sebebe Dayalı Şerh İptali İstemli) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin uzun yıllardır Ümraniye İlçesi Hekimbaşı Mahallesinde ikamet ettiğini, müvekkilinin 22 yıl önce 123 ada 13 parsel sayılı taşınmazdan yaklaşık 200 m2 yeri Niyazi Yılmaz isimli şahıstan satın aldığını, kadastro çalışmaları yapıldığı esnada müvekkilinin il dışında olması sebebi ile çalışmalara katılamadığını ve beyanda bulunamadığını, bunu fırsat bilen müvekkilinin arsasına sınır komşusu olan Selahattin Yazıcı isimli şahsın müvekkiline ait arsada kendisine yol açarak arsayı böldüğünü beyan ile; Ümraniye İlçesi Hekimbaşı Mah Yunus Emre Sk (Şimalyıldızı) 123 ada, 13 parselde bulunan 108,31 M2 lik taşınmazın tapuda beyanlar hanesinde yazılı olan sahipsiz şeklindeki ibarenin müvekkilinin T1 kullanımda olduğunun tespitine karar verilmesini...

            de olmadığını, öte yandan davacının korunmaya değer hakkı zilyetliğe dayalı olan senetsizden tescil hakkına dayanıp bizzat devletin sorumluluğunda bulunan aynı hakkı doğuran ilintili tescil hakkını dayandığını, davacı adına tescil edilen taşımaz mülkiyet hakkının yok edilerek hiç bir hukuki dayanakları olmayan davalıların adlarına ayrı ayrı parsel numarası verilerek tescil işleminin yapılmasının TMK md. 1025 de belirtilen hiç bir hukuki önemi olmayan yolsuz tescil olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile TMK md. 1025 de belirtilen yolsuz tescil nedeni ile davaya konu Osmaniye ili Rızaiye Mahallesi 408 ada, 167, 168, 169 ve 170 nolu parsellerden davacıya ait yerlerin davacının hissesi oranında ifraz edilerek ifraz edilen kısımlardan davalıların isimlerinin tapu kaydından iptali ile davacı adına tescil edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, ... tarafından dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu iptali ve bu bölümün kıyıya terki istemiyle açıldığı, kıyı kenar çizgisinin 31.07.2014 tarihinde kesinleştiği ve tespitten sonraki hukuki nedene dayalı olarak açıldığı, mahkemece verilen önceki günlü hükmün de 8. Hukuk Dairesi'nce 2016/20542 Esas sayılı ilamıyla araştırmaya yönelik bozulduğu, yerel mahkemece bozmaya uyularak verilen hükmün temyiz edildiği anlaşılmakla, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin olup; davada, hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanamayacağı uyuşmazlık konusu yapılmıştır. 2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. 3. Değerlendirme Hemen belirtilmelidir ki, 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile öngörülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava ... miras bırakanın ölümü ile doğar. Başka bir ifadeyle, mirasbırakanın ölümü ile tereke intikal eder ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar....

                UYAP Entegrasyonu