Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 10.12.1940 tarihinde yapılıp kesinleşen .... kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması 07.07.1977 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Bu işlemlerden sonra, yörede 2896 sayılı Kanuna göre 08.11.1985 tarihinde 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre .... kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 27.02.1989 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşmiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen kullanım kadaatrosu çalışmaları mevcuttur. Mahkemece davacı .... Yönetiminin 174 ada 14 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de bu taşınmazla birlikte dava konusu olup yol olarak tespit harici bırakılan bölüme ilişkin karar verilmediği anlaşılmaktradır....

    Davacı ... vekili, müvekkilinin ... köyünde bulunan dava dilekçesinde sınırları bildirilen taşınmazın 50 dönümlük kısmını 2001 yılında satın aldığını ve halen zilyedi olduğunu, bu arazinin 1952 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tapulama harici bırakıldığını, taşınmazın 661 parsel olarak 2002 yılında Hazine adına kayıt ve tescil edildiğini, tespit harici bırakılan taşınmazın imar ve ihyası sonrasında zilyetlik ve sahip araştırması yapılmaksızın Hazine adına kayıt ve tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. ... vekili 18/03/2004 günlü dilekçesi ile, 661 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 20 dönümlük kısmını müvekkilinin 1953 yılından sonra ziraat arazisi haline getirdiğini ileri sürerek bu kısmın müvekkili adına tescilini talep etmiş ve davaya müdahil olmuştur. ... Tic. ve San....

      Bu nedenle; somut olayın 766 Sayılı Yasa hükümleri gereğince irdelemesi yapılıp uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi zorunludur. 1983 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazla birlikte bu taşınmazların bitişiğinde bulunan arazi bölümlerinin bir kısmının tesbit dışı bırakıldığı, çekişmeli taşınmazın bitişiğindeki ya da yakınındaki bazı arazi bölümlerinin ise ... arazisi niteliğiyle hak sahipleri adına tesbit ve tescil edildikleri yine aynı yerde mahkemenin 2006/216 Dairenin 2008/9099 sayılı dosyasında dava konusu edilen taşınmazın orman olduğu belirlenerek tescil isteminin reddine karar verildiği ve dairece onandığı anlaşılmaktadır. Bu yerde bu güne kadar orman kadastrosu yapılmamıştır....

        Davalı T3 vekili 30/11/2020 tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın İncesu İlçesi sınırları içerisinde yer aldığını bu nedenle T3si’nin taraf sıfatının bulunmadığını , ayrıca Kadastro Kanunu Madde 12’de düzenlenen 10 yıllık hakdüşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T11 vekili 02/12/2020 tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile ilgili kadastro çalışmalarının 30.03.2000 tarihinde kesinleştiğini davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu yol olarak tespit dışı bırakılan kısım ile davacının malik olduğu taşınmazın sınırının sonradan değiştirildiğini, tescil harici yol olarak bırakılan alanın kullanımının söz konusu olduğunu, tescil harici yol olarak bırakılan taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle ya da herhangi bir suretle kazanımının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir....

        Aynı Yasanın 27/1. maddesinde ise “mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların kadastro mahkemesine re’sen devrolunacağı” düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici madde 8 – (Ek: 15/1/2009- 5831/9 md.) ile; "Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan T6 çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır." hükmü getirilmiştir....

        Köyü çalışma alanında bulunan ve ... sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenlerine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 401,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacıya ait 101 ada 110 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan ... ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği hasım gösterilmek suretiyle açılmıştır. Ancak, karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu ......

          Yönetimi, .... köyü sınırları içerisinde bulunan ve kadastro sırasında tescil harici bırakılan ekli krokide (A) harfi ile belirtilen taşınmazın il mera komisyonu tarafından mera olarak tespit edildiği, yapılan tespitin yanlış olduğu, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı ve Devlet ormanı olduğu iddasıyla, mera tespit ve tahsis kararının iptaline, taşınmazın orman niteliği ile tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu Kastamonu ili, Seydiler ilçesi, Mancılık köyünde bulunan ve kadastro sırasında tescil ve sınırlandırma harici bırakılıp, fen bilirkişiler ....'...

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesine göre açılan tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Arazi kadastrosu 21/01/1983 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıl geçmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki bozma kararında açıkça belirtildiği halde çekişmeli taşınmazın hangi nedenle kadastro harici bırakıldığı netliğe kavuşmamıştır. Kadastro Müdürlüğünden gelen yazı cevabında sadece 766 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince tapulama harici bırakıldığı belirtilmiştir....

              Kesinleşen tescil kararı gereğince taşınmazın Tapu Sicil Müdürlüğünce tapuya tescil edilmesi gerekirken, “Tesciline karar verilen yerin tescil harici bırakılan yere isabet ettiği ve bu yerin imar uygulaması sonucu yol ve yeşil alan olarak bırakıldığından kullanım amacının değiştiği düşünüldüğünde karar uygulanabilirlik özelliğini kaybettiği, bu durum itibariyle kararın uygulanamayacağı” belirtilerek tescil edilmemiştir. Temyiz konusu bu davada taşınmazı temlik alan ... ... ... vekili, 17/08/2007 tarihli dilekçesi ile Hazine, Orman Yönetimi, Adana Büyükşehir Belediyesi, ... İlçe Belediyesi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü aleyhine 12.145 m2 taşınmazın tapuya tescil edilmemesi nedeniyle, ... Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de iptal edildiğini belirterek taşınmazın tapu iptali ve tescilini talep etmektedir. Mahkemece ......

                Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 141 ada 13 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 25.11.2015 tarihli rapor ve eki haritada (D) harfi ile gösterilen 29,82 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 38,8 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin ifrazı ile tapu kayıtlarının iptaline, bu bölümler ile yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 243,94 metrekare yüzölçümündeki bölümünün 141 ada 15 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi suretiyle tapuya kayıt tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ...mirasçıları ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması hukuken mümkün bulunmamaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu