Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman sınırlamasına itiraz ile tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ... Köyü 132 ada 50 parsel sayılı 2014 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., bu parselin bir bölümünün Haziran 1966 tarih 1 nolu tapuda kayıtlı olup, kendisine ait tarla olduğunu, aynı tapu kaydı kapsamında kalan 48 parselin adına tesbit ve tescil edildiğini, dayandığı tapu kapsamında kalan 50 parsel içindeki bölümün tapusunun iptali ve adına tescili iddiası ile dava açmıştır....

    Davalı Hazine, davacıların gerçek kişi olduğunu dava açmakta hukuki yararlarının olmadığını, dava konusu taşınmazın deniz kıyısında fakat kıyı kenar çizgisi dışında kaldığını davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 7962 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile "kumluk" vasfıyla sınırlandırılmasına, elatmanın önlenmesi ve kal davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü davalılar temyiz etmiştir. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 715. maddesine ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa dayanılarak açılan tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir. Gerçekten mahkemenin doğru olarak saptandığı üzere, önemli olan kıyı kenar çizgisinin yöntemince belirlenmesidir....

      Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı Hazine vekili vekalet ücreti yönünden hükmü temyiz etmiştir. Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Dava konusu parsellerin kadastro yoluyla gerçek şahıslar adına tespit ve tescil edildikleri dosya arasında bulunan tapu kayıtlarıyla sabittir. Hazine tapu kayıtlarında malik olmadığına göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi bu bakımdan doğru değildir. Davalı Hazine cevap dilekçesinde davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/10/2012 gün ve 2012/3315 - 11351 sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... Gökçe tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Kaldı ki; Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında davalı gerçek kişinin tapu kaydının iptali nedeniyle temyiz ve karar düzeltme aşamasında ileri sürdüğü tazminat istemi, karşı dava olarak ileri sürelmemiştir. Tazminat isteminin gerçek kişi tarafından ayrıca açılacak davada değerlendirileceğine göre, Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur....

          Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılan ve 02.02.2001 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Her ne kadar mahkemece bozma kararı doğrultusunda orman ve zilyetlik araştırması yapılmış ise de, çekişmeli taşınmazın devletleştirme ile oluşan Ağustos 1947 tarih ve 6 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açılmış olup; yöntemince yapılan uygulama sonucu çekişmeli taşınmazın devletleştirme ile oluşan tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlendiğine göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

            Düzenlemeye göre, geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan tescil yapılmış veya başlangıçta geçerli sebebe dayalı bir tescil olmasına rağmen sonradan geçersiz hale gelmiş ve bu şekli ile gerçek hak durumuna uymayan bir durum oluşmuşsa "yolsuz tescil" söz konusudur. Öte yandan, TMK'nın 1015. maddesine göre, “Tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukuki sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır.” Tapu kütüğündeki tescil veya terkin işlemleri geçerli bir hukuki nedene dayanmıyorsa veya TMK'nın 1015. maddesindeki düzenlemeye gereği istemde bulunan gerçek hak sahibi değilse veyahut tescil dışı kazanma halleri söz konusu olup da, tapu kütüğüne açıklayıcı tescil yapılmamışsa gerçek hak sahipliği ile tapu sicili birbirine uymaz ve tapu sicili yolsuzlaşır. Yolsuz tescil en yalın anlatımı ile gerçek hak durumunu yansıtmayan tescildir. Geçerli bir hukuki sebepten yoksun ya da sakat olan tescil baştan itibaren yolsuz tescildir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar kayyım vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, Vakıflar Kanunu 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

              Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/278 E. - 1999/612 K. sayılı ilamıyla 1138 parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 08.05.2001 tarihinde kesinleştiği, 23.09.2002 tarihinde tapuda terkin işleminin yapıldığı, taşınmaz üzerinde dubleks binanın bulunduğu, anılan binanın tapu iptali tescil davasının açıldığı tarihten önce inşa edildiği, eldeki davanın 13.09.2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

                Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....

                  Yani, ihya talebi sadece ticaret şirketler ve kooperatifler hakkında istenebilir. Çünkü, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin taraf ehliyeti sona erer. Hukuki yararı bulunanlar, şirketin sicil kaydının ihyasını talep edebilirler. Gerçek kişi tacirler ise, ticari işletmelerini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır. Gerçek kişi tacirin ticaret sicilinden işletme kaydını ve dolayısıyla tacir kaydını terkin ettirmiş olması, gerçek kişi tacirin taraf ehliyetini ortadan kaldırmayacağından, gerçek kişi tacirin ticaret kaydının ihyası talep edilemez. (İstanbul BAM 14. HD 2020/775 Esas 2020/1222 Karar 23/11/2020 Tarih) Hukukumuzda "Şahıs şirketi" olarak bir kavram yoktur. "Gerçek kişi tacir" vardır. Gerçek kişi tacirle ilgili orak da TTK'nın 547 ve geçici 7. maddelerinde, ticaret ihya kurumuna yer verilmemiştir. Davanın tüm bu sebeplerle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu