Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası haksız fiilden kaynaklanan bir dava olup, bu davada davacıya verilen tazminat kamulaştırma bedeli değil, haksız el atmanın karşılığı olan tazminattır. Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre Kamulaştırma Kanununun yalnızca taşınmazlara değer biçilmesine ilişkin hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Ancak usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi yapılması halinde uygulama olanağı olan yasanın 31/b maddesi bu tür davalarda kıyas yoluyla uygulanamaz....
Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddi ile ilk derece mahkemesi kararının terkin ve vekalet ücretine ilişkin bendinin düzeltilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, gerekçeli kararın terkin ve vekalet ücretine ilişkin bentlerinin, HMK'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesine ilişkin hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, öncelikle dava konusu edilen ve fiili el atıldığı belirtilen alan ile idare tarafından dosyaya sunulan kamulaştırma projesine ekli kroki zeminde fen bilirkişisine işaretlendirilerek, söz konusu alanlar aplike edilip, el atılan alanın daha önce kamulaştırılan alan olup olmadığı, terkin edilen alanın taşınmazın hangi kısımları olduğu hiç bir şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek, kamulaştırılan alan içerisinde kaldığı anlaşıldığı takdirde, dosyaya sunulan kamulaştırma evraklarından usulüne uygun olarak kamulaştırma işlemleri tebliğ edilip terkin sağlandığı görülmekle, davanın reddine, aksi halde el atılan alanın bedeline hükmedilmesi gerekmektedir....
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ..., ... Köyü, 65 parsel numaralı taşınmazın 514,00 m² lik alan, 68 parsel numaralı taşınmazın 630,00 m² lik alanı, 124 parsel numaralı taşınmazın 1060,00 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı İPTALİ ile Kadastro Kanununun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ..., ... Köyü, 950 parsel numaralı taşınmazın 1.713,78 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kaydının İPTALİ ile Kadastro Kanunun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalılardan ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ..., ... Köyü, 220 parsel numaralı taşınmazın 3460,00 m² lik alanı, 221 parsel sayılı taşınmazın 2290,00 m² lik alanı, 224 parsel sayılı taşınmazın 648,00 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı İPTALİ ile Kadastro Kanunun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalılardan ...'...
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ..., ... Köyü, 11 parsel numaralı taşınmazın 250,50 m² lik alan, 28 parsel numaralı taşınmazın 311,50 m² lik alan, 49 parsel numaralı taşınmazın 5830,00 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı İPTALİ ile Kadastro Kanunun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ... Köyü, 759 parsel numaralı taşınmazın 1080,00 m² lik alanı ile 792 parsel numaralı taşınmazın 960,00 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı İPTALİ ile Kadastro Kanunun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz edenden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Mahkemece verilen hüküm Dairemiz bozma kararı ile ortadan kalktığından terkin yönünden bozmadan önce verilen hükmün kesin olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine (Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, 1416 parsel numaralı taşınmazın 530,00 m² lik alanının kamulaştırma nedeniyle tapu maliki adına olan tapu kaydının İPTALİ ile Kadastro Kanunu'nun 16/C maddesi gereğince tapudan TERKİNİNE,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalılardan ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı kurum vekilince açılan kamulaştırma bedelinin tespiti terkin ve tescil istemli davayı kabul etmediklerini, her iki taşınmaz için de belirlenen kıymet takdiri bedeli düşük olmasından dolayı kabul etmediklerini, kamulaştırılmak istenilen taşınmazların mevcut hali itibariyle Uşak- Ankara karayolu kenarında olduğunu, köy yerleşim alanı içersinde olup cins değişikliği ile üzerine ev - inşaat, besihane yapılabileceğini, her iki taşınmazın da sulak 1. sınıf tarım arazisi olduğunu, dava konusu her iki taşınmazın üzerinde de kısmi kamulaştırma yapılmak istenildiğini, kısmi kamulaştırma halinde ve taşınmazların istenilen kısmının davacı idare adına tescil ve terkin halinde müvekkiline kalan kısmın hiç bir eder ve değeri kalmayacağını, kamulaştırma bedeli hesap edilirken denkleştirici adelet ilkesinin gereği olarak müvekkili adına kalan kısımdaki değer kaybının da mutlaka belirlenerek müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle haksız...