Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 10/10/2011 tarih ve 2010/8971 Esas, 2011/5465 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda; Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, somut olayda; fiili durumun belirlenmesi amacıyla borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırılması yaptırılmadan ve mükellefiyetinin devam edip etmediği kayıtlı olduğu vergi dairesinden sorularak, ticareti re'sen terk ettirildiğinin anlaşılması halinde hangi tarihte terk ettirildiği, buna göre de şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kabule göre de; ticareti terk usulüne muhalefet suçunun yaptırıma bağlandığı...
Buna göre, olay yeri terk hukuki nedeniyle sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için meydana gelen trafik kazasının bedeni hasara neden olması ve sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir.Görüldüğü üzere zorunlu mali sorumluluk sigortacısının üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi sigorta ettirene rücu edebilmesi için bedensel hasar nedeniyle tazminat ödenmiş olması gerekir. Oysa somut olayda bedensel zarar değil maddi hasar nedeniyle ödeme yapılmış olmakla sigortacının rücu hakkı bulunmamaktadır. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar sonucu itibariyle yerindedir....
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına...
İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...’ın beraatine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : ...İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...'...
İcra Müdürlüğü'nün 2009/1692 Esas sayılı takip dosyasının onaysız örneğinde ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğine ilişkin tebligat parçasının bulunmaması nedeniyle takibin kesinleşip kesinleşmediği denetlenmeden ve sanıkların borçlu şirket yetkilisi olup olmadığı kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğundan öğrenilmeden, ayrıca fiili durumun belirlenmesi amacıyla borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırılması yaptırılmadan ve mükellefiyetin devam edip etmediği kayıtlı olduğu vergi dairesinden sorularak, ticareti re'sen terk ettirildiğinin anlaşılması halinda hangi tarihte terk ettirildiği, buna göre de şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 31.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 10.10.2011 tarih ve 2011/5775 Esas, 2011/7460 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda; Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, somut olayda Küçükköy/İskanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25/06/2009 tarihli ve 17620 sayılı yazına göre, 2007 yılı başı itibarı ile borçlu şirketin adresini terk ettiğinin bildirilmesi, ticaret sicilinde kayıtlı adresinde zabıta marifetiyle yapılan araştırma sonunda da, şirketin 1,5 yıldır adresinde bulunmadığının tespit edilmesine göre, borçlu şirketin ticareti terk ettiğinin kabulünün gerekmesi karşısında, yetkilisi sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar...
Vergi Dairesi Müdürlüğünün 20/08/2010 tarih ve 13767 sayılı yazısında borçlu şirketin 2008/12 döneminden sonra beyanname vermediğinin bildirilmesi nedeniyle vergi dairesi müdürlüğüne yeniden yazı yazılarak re'sen terk işlemlerinin bitip bitmediği sorulmadan ve bittiğinin anlaşılması halinde hangi tarihte terk ettiği, buna göre de şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 08.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...'...
Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların...