Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Özel Dairece, davacı tereke temsilcisinin harç ve gider avansını iki haftalık kesin sürede yatırmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. 18. Öncelikle tereke adına temsilci atanması durumunda, davanın sürdürülmesinin onun veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile sürdürüleceği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi temsilciye geçmektedir. Eldeki davada dava dilekçesinde davacı “... ... ... terekesi temsilcisi ...” olarak belirtilmiş olup “...” davacı sıfatıyla değil tereke temsilcisi sıfatıyla davada yer almaktadır. Bu durumda gerek muhtıra başlığında gerekse de tebligatta davacı olarak bizzat “...” ismine yer verilmesi doğru değildir. 19....

    mezkur dosyada tereke temsilcisi olup tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların davayı takip etme yetkisinin de sona erdiğinin, davacı amcası Mehmet Kıyak'ın feragat beyanının da bu sebeple geçersiz olduğunun kabulü gerektiğini, tereke temsilcisi bulunduğu iş bu davada terekeye ortak bulanan üç halasının da eşinin vefat ettiğini ve eşlerinden kalan ölüm aylıkları haricinde bir gelirlerinin bulunmadığını, Hopan Duran'ın 71, Sebahat Sarı'nın 66, Fatma Zeybek'in 63 yaşında olup; üçünün de kronik rahatsızlıkları ve pandemi salgını nedeniyle evlerinden çıkamadıklarını, iş bu nedenle muhtarlıktan fakirlik belgesi de alamadıklarını, fakat mernis ve e-devlet kayıtlardan SGK’dan aldıkları ölüm aylığı dışında bir gelirlerinin bulunmadığını ve oturdukları evlerinden başka evlerinin bulunmadığının görüleceğini; Diğer tereke ortağı amcası Mehmet Kıyak'ın ise davalı ile haricen anlaşarak, davadan feragat edip usulsüz olarak davanın reddine sebep olduğunu, Mehmet Kıyak adına Yerel Mahkemenin adli...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Miras Ortaklığına Temsilci Atanması istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekilinin, Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/147 Esas sayılı dosyasında terekeye temsilci atanmak üzere süre ve yetki verildiğini, davacı müvekkili Salih Işık'ın veya mahkemenin uygun göreceği bir kişinin tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verilmesini talep ettiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda T5 TMK.nın 640. maddesi uyarınca paylaşılmaya kadar tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği, verilen kararın mirasçı Fatma tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** 4721 s....

    Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz ... miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğundan, tereke temsilcisi atanmış, gerekçeli karar tereke temsilcisi vekiline 15.09.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmamıştır. KARAR Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

      Somut olayda, yargılama sırasında ölen ... mirasçılarından dava dışı mirasçıların bulunduğundan bahisle tereke temsilcisi atanması için kesin süre verilmesi ve kesin süre içerisinde tereke temsilcisi atanması için dava açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Hâl böyle olunca, dava açan ....ve ... ile ölen ... mirasçılarından... yönünden miras payları oranında davaya devam edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Davacılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/74 Esas, 2013/568 Karar sayılı 26.09.2013 tarihli kesinleşen ilamıyla davacı ...’in terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atandıktan sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, yargılama sırasında ölen davacının terekesine temsilci atanmış olduğu anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince, dosyada davayı takip yetkisi kalmayan dahili davacı ... vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakla, tereke temsilcisi kararı temyiz etmediğine göre, davada sıfatı kalmayan dahili davacı ... vekili tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine de olanak bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE....

          Tereke temsilcisi kayyım gibidir. Tereke temsilcisi olarak mirasçılardan biri atanabileceği gibi üçüncü kişi de temsilci atanabilir. Ancak, mirasçılar arasında çıkar çatışması olduğu usulünce ispat edilirse, mirasçılardan biri terekeye temsilci atanmamalıdır. Miras ortaklığı temsilcisi (TMK 640.madde) özel kayyım niteliğindedir. TMK'nun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul kayyım (mümessil) için de uygulanır. TMK'nun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi ile ilgili yasal hükümlerin mümessile yapılan itirazın yada kaçınma sebeplerinin incelenmesinde de gözetilmesi zorunludur. Vesayet makamının itirazı reddetmesi halinde itirazı denetim makamının incelemesi gerekir....

          Mirasçı T4 vekili, murisin son yerleşim yerinin Kadıköy olup İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında husumet olup davacı tarafından atanması talep edilen temsilciyi kabul etmediklerini, sadece yetki verilen dava dosyasına ilişkin olmak üzere mahkemece başka bir temsilci atanmasını talep etmiştir. Tereke temsilci adayı Av. T7 12/12/2019 tarihli duruşmada, tereke temsilcisi olmaya kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tereke temsilci adayı Av. T7'le ilgili menfaat araştırması yapılmış olup Talas ilçe emniyet müdürlüğünün 15.06.2020 tarihli tutanak ile taraflarla temsilci adayı arasında menfaat çatışması olmadığının bildirildiği, davacının tapu iptali ve tescil davasında tereke adına talepte bulunduğundan TMK'nın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle, muris T6'nın terekesine TMK 640/3 maddesi gereğince Kayseri 2....

          (Süleyman oğlu)’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı ... vasisi vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer Somut olayda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...'e tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı vasisi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Türk Medeni Kanununun 422. maddesi uyarınca tereke temsilcisinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini inceleme görevi öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine aittir (TMK. md. 397). Öte yandan Türk Medeni Kanununun 483. maddesinde vasinin görevden alınması düzenlenmiş olup; bu hüküm tereke temsilcisi hakkında da uygulanacaktır. Türk Medeni Kanununun 488. maddesinde vesayet makamı kararlarına karşı on gün içerisinde denetim makamına itiraz edilebileceği hükme bağlanmıştır. Öyle ise, tereke temsilcisinin şahsına yapılan itirazların öncelikle vesayet makamı tarafından incelenmesi, vesayet makamı tarafından kabul edilmemesi halinde itirazın denetim makamınca incelenmesi gerekir. Dilekçenin açıklanan kurallar çerçevesinde değerlendirilip gereği yapılmak ve neticede denetim makamı tarafından bu konuda kesin bir karar verilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu