Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eslerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4)....
Ancak; taraflar evli olup, davacı eş ayrı yaşamda haklılık nedeniyle kendisi ve fiilen baktığı müşterek çocuk için nafaka talebinde bulunmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle talep edilen nafakalar, tedbir nafakası niteliğindedir.(TMK. md.197) Buna göre, mahkemece; hüküm altına alınan nafakaların kararın kesinleşmesinden itibaren “yardım” ve “iştirak” nafakası olarak nitelendirilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, kanuna uygun olmayan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 2 nci bendinde yer alan “…ve kararın kesinleşmesini takiben davacı için yardım nafakası, müşterek çocuk için iştirak nafakası olarak DEVAMINA,” ifadesinin çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 43,95 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, HUMK'nun 438'nci maddesinin 7'nci bendi uyarınca, 06.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Maddesi kapsamında açılan bağımsız tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakası miktarı yönelik istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 353/1- b-2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 6.bendinin HÜKÜMDEN KALDIRILMASINA, 3- Birleşen 2021/372 Esas sayılı dosya uyarınca TMK’nın 197....
Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1,2) nedenine dayalı boşanma ve fer'ileri ile ziynet eşyası alacağı, karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1,2) nedenine dayalı boşanma ve fer'ileri, birleşen davalar ise, Türk Medeni Kanununun 197.maddesi uyarınca ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası ve zina (TMK md 161) nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Anayasanın 141/3.maddesi "Bütün mahkemelerin hür türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk muhakemeleri Kanunun 297.maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1.fıkrasının 3.bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur....
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir. TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son)....
Davacı-davalı kadının bu talebi, Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca ayrı yaşamakta haklı olan eşin tedbir nafakası istemine ilişkindir. Davalı-davacı erkeğin nüfus kaydında 10/07/2020 doğumlu anne ismi Rojda olan Muhammed Baran isimli bir çocuğunun daha olduğu, erkeğin davacı kadın ile evli iken evlilik dışı ilişkisinin olduğu, tarafların uzun zamandır ayrı yaşadıkları, bu durumda TMK'nın 197. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı-davalı kadın ve müşterek çocuklar lehine tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken kadının tedbir nafakası (TMK md.197) talebinin reddi doğru olmamıştır....
Mahkemece kadının ağır kusurlu, erkeğin az kusurlu olduğu kabul edilerek boşanma davasının kabulüne karar verilmiş tedbir nafakası davası ise reddedilmiştir. Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek ağır, kadın ise az kusurlu olup kadın ayrı yaşamakta haklıdır. Lehine Türk Medeni Kanunu'nun 197. madde koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı olduğu anlaşılan kadının davasının kabulü ile uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken davanın yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
(TMK md. 197) Yapılan incelemede; dinlenen davacı tanık beyanları ile davalı erkeğin, davacı kadının ve müşterek konutun ihtiyaçlarını karşılamadığı, üçüncü bir kişi ile birlikte Yalova'da yaklaşık 20 yıldır evlilik dışı birliktelik yaşadığı, bu suretle birlik görevlerini yerine getirmediği, bu sebeplerle TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın lehine aylık 1000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine tedbir nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu davanın daha önce açtıkları boşanma davalarıyla taleplerine rağmen birleştirilmediğini, boşanma davasında davacı kadının kusurlu görüldüğünü, lehine 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiğini, bu dava ile birlikte davacı kadının müvekkilinden toplam 800,00 TL tedbir nafakası alacağını, hükmolunan tedbir nafakası miktarının yüksek olduğunu, müvekkilinin üzerine kayıtlı konuta şerh konulmamasının ve tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasının reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkili aleyhine verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TMK 197.maddesi uyarınca istenen tedbir nafakasına ilişkindir....
Kabule göre de ; Boşanma kararının kesinleşmesine kadar devamına karar verilecek olan tedbir nafakası TMK 169 kapsamında hakim tarafından yargılamanın devamı sırasında alınan geçici tedbire ilişkin bir hüküm olup, TMK 197.ye göre hükmedilen tedbir nafakası boşanma davasından ayrı bağımsız açılan ve süresiz verilen nafaka niteliğinde olduğundan mahkemece TMK 197.ye göre hükmedilen tedbir nafakası olduğu belirtilerek kadının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu TMK 169.maddesi uyarınca istenilen tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, mahkemece yapılacak işin TMK 169.maddesi uyarınca talep edilen tedbir nafakası isteminde (TMK 197 maddesine göre hükmedilen tedbir nafakasından bağımsız ) olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Zira kanun yolları sonucunda boşanmanın gerçekleşmemesi halinde TMK 197 maddesine göre hükmedilen tedbir nafakası devam edecektir....