Hukuk Dairesinin 2018/2571 E., 2019/1634 K. sayılı ilamı ile taraflarca boşanma kararı yönünden istinaf talebinde bulunulmadığından boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği belirtilerek yoksuluk nafakası yönünden kararın kaldırılmasına, diğer istinaf istemlerinin reddine karar verildiği, Büyükçekmece 3.Aile Mahkemesince boşanma yönünden verilen kararın 08/10/2018 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlendiği görülmüştür. Boşanma davası içerisinde TMK'nın 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakası, boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar....
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve bozma sonrası verilen kararda “Mahkememiz dava dosyası ile birleştirilen.... sayılı nafaka davasındaki talepler boşanma ilamında değerlendirilip hüküm altına alındığı” gerekçesiyle, davalı davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 197.maddesine dayalı tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanma davasında Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesine dayalı tedbir nafakasına hükmedilmiş olması davalı davacı kadın lehine Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesine engel olmayıp, davalı davacı kadın yararına ayrı yaşamakta haklılık durumu belirlendiği takdirde tekerrüre sebebiyet vermemek koşuluyla uygun miktarda tedbir nafakası verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Dairemiz kaldırma kararı sonrası verilen mahkemenin 15/04/2021 tarihli kararında; kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakasına dönüştürülmek üzere verilen tedbir nafakasında, taraflar arasında boşanma davası açılmakla, ayrı yaşama hakkına kavuşan davalı kadın lehine, boşanma davası açılmadan önce ayrı yaşama hakkına kavuştuğundan bahisle mahkemenin 2011/207 esas sayılı dosyasında takdir edilen tedbir nafakasına dair hükmün, 22/01/2013 tarihinde kesinleştiği, nafaka alacaklısı kadının gelir getiren faaliyetinin nafakanın başlangıç tarihinde olmadığı, bu hususun tarafların boşanmalarına dair karar verildiği aşamaya kadar devam ettiği, zabıta araştırması ve davalı tanıklarının beyanlarından sabit olduğu, kadın yararına tedbir nafkası takdirine gidildiği, taraflar arasında daha önceden görülüp red ile sonuçlanan boşanma davasında, kadının davalı sıfatı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olmadığına dair hüküm kesinleştiği, eldeki davanın red ile sonuçlanan boşanma davasından...
DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; boşanma kararı kesinleştiğinden kesinleşme tarihinden sonra tedbir nafakası da kendiliğinden kalkacağından boşanma ilamının kesinleştiği 30/09/2019 tarihinden itibaren takibin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararı kesinleştiği halde tedbir nafakasına devam edilemeyeceğini, tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşmesiyle kendiliğinden sona ereceğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davacının nafaka borçlusu olduğu, İzmir 4. Aile Mahkemesinin 2008/322 Esas ve 2008/565 Karar sayılı ilamıyla davalı T2 tedbir nafakası verilmesine karar verildiği, nafakanın İzmir 7. Aile Mahkemesinin 2009/559 Esas ve 2009/557 Karar sayılı ilamı, İzmir 5....
Kadın tarafından açılan 2019/380 Esas 2019/609 Karar sayılı birleşen dava dilekçesi; Boşanma, müşterek çocuklarının velayetinin kendisine verilmesi, maddi ve manevi tazminat, tedbir-yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep edilmiştir. Kadın tarafından açılan 2019/308 Esas 2019/745 Karar sayılı birleşen dava dilekçesi; tasarruf yetkisinin kısıtlanması, tedbir-yoksulluk nafakası talebiyle 20/05/2019 tarihinde dava açtığını belirterek davaların birleştirilmesini talep etmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kendi boşanma davasının reddi yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise kendi boşanma davasının reddi, kendi tedbir nafakası talebinin reddi ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı kadının tedbir nafakalarına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri Kırk Bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre...
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA; yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeplerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3/a bendindeki “İlk derece mahkemesi tarafından hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davacı için dava(26/10/2017) tarihinden itibaren 19.09.2019 tarihine kadar aylık 500,00TL, bu tarihten itibaren boşanma hükmünün keşinleştiği tarihe kadar aylık 200,00TL tedbir nafakasının davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine” sözlerinin çıkarılarak yerine “İlk derece mahkemesi tarafından hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davacı/karşı davalı için dava tarihinden(26.10.2017) itibaren 03.05.2018 tarihine kadar aylık 500,00TL; bu tarihten itibaren boşanma hükmünün keşinleştiği tarihe kadar aylık 200,00TL tedbir nafakasının davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine” sözcükleri yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; boşanma davasının hukuki sebebi, taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı, kusur belirlemesi, nafakalar ile tazminatlar yönünden, davalı kadın tarafından ise; tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle açılmış boşanma davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından, müstakil tedbir nafakası yönünden; davalı-davacı (koca) tarafından ise kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın boşanma davası ve fer'ilerine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı kadının müstakil tedbir nafakasına yönelik temyizinin incelenmesine gelince; Davacı-davalı kadının 28.12.2012 tarihinde açmış olduğu boşanma davasından önce 27.11.2012 tarihinde kendisi ve müşterek çocukları için davalı-davacı kocası aleyhine müstakil tedbir nafakası davası açtığı ve boşanma davası ile birleştirildiği ve yargılamanın birlikte yürütüldüğü...
Boşanma isteminin reddinden sonra ayrı yaşamın sona erdirilmesi ve birliğin tekrar kurulması esas olup, evlilik birliğini tekrar kurma görevi de açtığı boşanma davası reddedilen tarafa aittir. Bu bağlamda somut olayda; davalı kocanın herhangi bir barış girişiminde bulunmadığı, davacı kadının ayrı yaşamda haklı olduğu, tarafların müşterek çocuğunun davacı anne ile birlikte yaşadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda, 23.01.2012 tarihinde açılmış boşanma davasının yargılaması sırasında eş ve çocuk yararına aylık toplam 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişken, aradan 1,5 yıl geçmesine, bu süreçte paranın alım gücünün azalmasına, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artmış olmasına rağmen, eldeki nafaka davasında, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafakadan daha düşük oranda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir....