Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle Davalı-karşı davacı erkeğin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalı-karşı davacı erkeğin reddedilen boşanma davası yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde; Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı karşılıklı açılan boşanma davalarının ve davacı-karşı davalı kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası davasının yapılan yargılamasının sonunda ilk derece mahkemesince; erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle; kadının bağımsız tedbir nafakası davasının ve kadının karşı boşanma davasının kabulüne, erkeğin birleşen boşanma davasının reddine, tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin kadına verilmesine, ortak çocuklar lehine 250.00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadın lehine 400.00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve tazminatlara karar verilmiş, davacı-karşı davalı kadın tarafından yoksulluk, iştirak nafakalarının ve tazminatların miktarları ile...

    CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ve karşı davalı olduğu davada boşanma hükmünün 18/12/2019 tarihi itibariyle kesinleşmiş olup, kesinleşen boşanma davalarında artık müvekkili açısından talep edilen nafaka türünün yoksulluk nafakası olduğunu, ilamda boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra tedbir nafakasının 100 TL arttırılarak 250 TL olarak yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiğini, ilamın tamamının talep edilmesi hususunda bir engel olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    Davalı/b.davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı kusur tespitinin hatalı olduğunu, asıl davanın reddi gerektiği, hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, birleşen davada zina sebebiyle boşanma taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, müvekkili lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğu, birleşen tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının az olduğu ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması davasının reddi gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, asıl dava ve birleşen davada tarafların boşanma taleplerinin kabulüne, kadının zinaya dayalı boşanma talebinin reddine, velayetlerin davalı/b.davacı anneye verilmesinin kadın ve çocuklar yararına boşanma davalarında tedbir nafakasına, birleşen tedbir nafakası davasında...

    Davalı/b.davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı kusur tespitinin hatalı olduğunu, asıl davanın reddi gerektiği, hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, birleşen davada zina sebebiyle boşanma taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, müvekkili lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğu, birleşen tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının az olduğu ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması davasının reddi gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, asıl dava ve birleşen davada tarafların boşanma taleplerinin kabulüne, kadının zinaya dayalı boşanma talebinin reddine, velayetlerin davalı/b.davacı anneye verilmesinin kadın ve çocuklar yararına boşanma davalarında tedbir nafakasına, birleşen tedbir nafakası davasında...

    Davalı, boşanma davasında müşterek çocuk için tedbir nafakası takdir edilen 15/10/2014 tarihli ara karardan iki hafta sonra anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacı ile yapmış oldukları protokolde, müşterek çocuk için aylık 1.750 TL iştirak nafakası belirlendiğini, bunun dışında tarafların birbirlerinden başka bir nafaka talepleri olmayacağının belirtildiğini, her iki tarafın da sözleşme niteliğinde olan bu protokole uymakla yükümlü olduğunu ve buna göre davacının müşterek çocuk için hükmedilen tedbir nafakasını talep edemeyeceğini, kendisinin protokolde belirlenen iştirak nafakasını düzenli olarak ödediğini, ayrıca dava konusu tedbir nafakası dönemlerine ilişkin aylarda dahi müşterek çocuğun okul, sağlık vb giderlerini müvekkilinin karşıladığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir....

      Çocuk için tedbir - iştirak nafakası verilmesi açısından: Çocuk için tedbir nafakası konusunda hüküm kurulmamasının hatalı, iştirak nafakası verilmesinin doğru olduğu, ancak belirlenen miktarın az olduğu anlaşıldığından dava tarihinden itibaren aylık 400 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık aynı miktarda iştirak nafakasına karar verilmiş olup, davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir....

      Ancak, tedbir nafakası, boşanma davasının açılmasıyla birlikte hakim tarafından hükmedilen ve gerekli görüldüğü hallerde dava sonucu kesinleşinceye kadar devam edebilen, tarafların boşanma sürecinde yaşam seviyelerinin olumsuz yönde değişmemesi açısından verilen bir nafaka türüdür. Boşanma kesinleştikten sonra ise TMK 175. madde koşulları oluşmuşsa yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Boşanma kesinleştikten sonra tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru değildir. Ancak anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

        Açıklanan gerekçe ile kadının tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 4 ve 5.bentlerinin tedbir nafakası ile ilgili kısımları kaldırılarak TMK'nın 169.maddesi uyarınca, dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar kadın için aylık 600 TL, müşterek çocuk için aylık 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, fazlaya ilişkin istemin reddi ile ilk derece mahkemesince hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde yeniden tedbir nafakaları yeniden düzenlenmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ile davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesi tarafından boşanma davası ile birleşen tedbir nafakası davası kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi hükmüne karşı, davalı erkek tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesince erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, her iki boşanma davası ile bağımsız tedbir nafakası davası yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise, katılma yolu ile tazminat ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların boşanma davasına yönelik temyiz itirazları bakımından yapılan incelemede; Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunludur. (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m.27 HMK m.297/1-b)....

            UYAP Entegrasyonu