Hikmetle ilgili iptal koşullarının bulunmaması halinde ondan satın alan ... hakkında değerlendirme yapılmadan, davalı ...’in İİK’nın 283/II maddesine göre bedel ile sorumlu tutulması gerekir. Yapılacak iş, davalı ... ile ilgili, tasarrufun iptali koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilip, gerekçelendirilerek, iptal koşulları var ise ondan satın alan ... hakkında kötü niyetli kabul edildiğinden, bu kez ...’tan satın alan bağımsız bölüm maliklerinin davaya dahili veya İİK’nın 283/II maddesine gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği davacıya sorularak,bedele dönüşme halinde davalı ...’ın elinden çıkardığı tarihteki taşınmaz bedeli ile sorumlu olduğuna hükmedilmesi, davalı ... ile ilgili tasarrufun iptali koşulları oluşmamış ise davalı ... ve ... hakkındaki davanın reddi ile davalı ...’in 19/01/2012 tarihindeki taşınmaz değeri ile sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekir....
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali, olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesine göre tasarrufun muvazaa nedeniyle iptali talebine ilişkindir. 15. İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 16. Yargıtay'ın yerleşik içdihatlarında belirtildiği gibi iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir....
Mahkemece, davacı tarafın talebinin yalnızca TBK'nın 19.maddesine istinaden muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, mal rejiminden kaynaklanan alacak talebinin bulunmadığı, bu nedenlerle, mevcut tapu iptali ve tescil talebi bakımından davacının bu davayı açmakta hukuki yararın bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkindir. 1.BK'nun 19.maddesine göre dava açılabilmesi için davacının İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir.Ancak davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olması gereklidir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalı ...'in ......
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
İlk derece mahkemesince 19/01/2022 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haczin yasal koşulları oluşmadığından ayrıca tasarrufun iptali davalarının niteliği gereği haklılık durumunun yargılama sırasında ortaya çıkacağından bahisle İİK 257 madde uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddine karar verdiği görülmüştür. Dava, İİK 277 madde ve devamına göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının İİK 281/2 maddesinde mahkeme iptale tabi tasarruflara konu olan taşınmazlar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın gerekip gerekmeyeceği mahkemenin takdirindedir. Eğer tasarrufa konu taşınmazlar elden çıkmış ise, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2021 NUMARASI : 2018/361 ESAS, 2021/196 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15/06/2021 tarih ve 2018/361 Esas, 2021/196 Karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı T7 arasındaki satış sözleşmesi uyarınca alacağın tahsili için Aydın İcra Dairesinin 2016/13587 sayılı dosyasında girişilen icra takibine girişildiğini, davalı T7'in alacaklıdan mal kaçırmak için dava dilekçesinde yazılı Aydın ili, Efeler ilçesi, Meşrutiyet mahallesi, 19 parsel 5 ve 7 nolu bağımsız bölümlerde muvazaalı işlem yapıldığını, devredilen taşınmaza ilişkin tasarrufun TBK'nun 19. maddesi nedeniyle tasarrufun iptaline ve müvekkile cebr-i icra yetkisi verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Davacı tarafından dava dilekçesinde ve 23/03/2006, 29/11/2006, 01/11/2007 tarihli dilekçelerinde ayrıca vurgulamış olmasına, mahkeme tarafından da red gerekçelerinin açıklanması sırasında davanın tapu kaydının iptali ile yeniden davalı ... adına tesciline ilişkin olduğu ve tasarrufun iptali davası olmadığı belirtilmesine göre dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkin bulunduğundan temyiz talebinin inceleme yeri Yüksek 4. Hukuk Dairesi ise de 27.01.2011 tarihli ve 3 sayılı Başkanlar Kurulu kararı gereğince ikiden fazla Özel Daire'ye gönderme kararı verilemeyeceğinden dosyanın Yargıtay Hukuk Başkanlar Kurulu'na gönderilmek üzere YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIĞINA SUNULMASINA 29.02.2012 tarihindeğ oybirliğiyle karar verildi....
Borçlunun mal varlığını azaltmak (mal kaçırmak) amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlerden zarar gördüğünü ileri süren alacaklı dilerse özel hüküm niteliğindeki İİK 277 ve izleyen maddelerine göre iptal davası, dilerse genel hüküm niteliğindeki TBK'nın 19'uncu maddesine göre muvazaa davası açabilir. Davacı alacaklı vekili yapılan işlemlerin muvazaa nedeniyle TBK 19'uncu maddesine göre iptalini olmadığı takdirde İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerine göre iptalini istemektedir. Davacının amacı alacağına kavuşmak olduğundan TBK'nın 19'uncu maddesine göre açılan iptal davalarında İİK'nın 283 maddesinin kıyasen uygulanacağı kayıt tashihine mahal olmaksızın tasarrufun iptal edilebileceği gözetildiğinde her iki istem yönüyle de ihtiyati tedbir talep edilen taşınmazlar uyuşmazlığın konusu değildir....
Öte taraftan bu tür davalarda dava değerini, davacının alacağının miktarı ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. (Yargıtay 4. HD., 2020/1479 E., 2021/2039 K.) Mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden sonra doğduğu, bu suretle önkoşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davanın 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir....
Gerek, tasarrufun iptali davaları gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Borcun doğumundan kasıt ise borçlu hakkında başlatılan takibin tarihi değil, takibe esas olan borcun doğduğu tarihtir.Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz....