Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İbis'e temlik ettiğini, banka ve diğer davalı ... arasında, temliki gerektirecek bir ilişkinin bulunmadığını amacın davacının lehine olan mahkeme kararının etkisiz hale getirilmesi olduğundan 25.11.2010 tarihli temlik sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiş, davacı vekili 21.01.2013 tarihli dilekçesi ile davanın muvazaalı olarak düzenlenen temlik sözleşmesinin BK'nun 19.maddesine dayalı olarak iptali davası olduğunu belirtmiştir. Davalılar vekilleri, haksız açılan davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, toplanan delil ve alınan bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemlerin iptaline ilişkindir. Davacının açtığı tasarrufun iptali davası yargılaması sırasında davalı ... AŞ tarafından konulmuş ipotek mevcut olup, bu ipoteğin geçersiz olduğu yönünde bir dava açılmamış böyle bir iddia ileri sürülmemiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Mahkemece davacı tarafa 6100 sayılı HMK.nın 31. (1086 sayılı HUMK.nun 75/2) maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Borçlar Kanunun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle iptal davası olarak mı açtıklarının, davalıların yaptıkları hangi tasarrufun iptalini istedikleri açık ve net bir şekilde açıklattırılması, davalılar arasında hukuki ve fiili irtibatın da bulunduğunun göz önünde tutularak tarafların toplanan ve toplanacak tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir...

      Mahkemece, davalının davacı aleyhinde tasarrufun iptali davası açtığı, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava İİK'nın 72. maddesine dayalı olarak açılmış bulunan takip konusu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Davalı tarafından açılan tasarrufun iptali davası ise davacı borçlu tarafından 3. kişiye satışı yapılan taşınmazın satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle İİK'nın 277. maddesi gereği iptali istemine ilişkindir. Bu durumda İİK'nın 72. maddesine dayalı olarak açılan ve görülmekte olan dava ile tasarrufun iptali davasının herhangi bir bağlantısı bulunmadığından işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

        Mahkemece, davacı vekilinin hem tasarrufun iptalini hem de B.K.nun 19 md.ye dayalı muvazaa nedeniyle işlemin iptalini istediğini bildirdiğinden, işlemin yapıldığı tarih itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğunu dosyadaki belgelerle kanıtlayamadığı için B.K.nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle işlemin iptalini isteme hakkının bulunmadığı, yine İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptalinin de davalılar arasındaki tasarrufun borçtan önce yapılmış olması nedeniyle istenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

          Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden doğru bulup uygulamakla sorumludur. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda İİK’nun 277.maddesinden bahsetmiş ise de konu bölümünde davanın TBK’nun 19.maddesinin göndermesi ile İİK’nun 283.maddesinin uygulamasını istediğini, yargılama sırasında verdiği 27.08.2014 tarihli yazılı açıklamalarında da davanın TBK 19. maddesine dayanarak açtıklarını açıkça belirtmiştir....

            Hukuk Dairesi’nin 18.11.2019 tarih, 2017/2488 Esas ve 2019/10763 Karar sayılı bozma ilamında; "Davanın, terditli olarak açılan, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali, olmadığı takdirde BK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulmuş İİK'nin 105. maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliği taşıyan haciz tutanağı dosya içerisinde bulunmadığından tasarrufun iptali davası yönünden ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi, BK'nun 19.maddesine göre muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda ise işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işlemin de muvazaalı olduğunun ispatlanması gerektiği, davalı 4.kişi ...’nin kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak bu davaların bedele dönüşmesinin söz konusu olmadığı dikkate alınarak, mahkemece davanın reddine karar...

              Gerek, tasarrufun iptali davaları gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekmektedir. Borcun doğumundan kasıt ise borçlu hakkında başlatılan takibin tarihi değil, takibe esas olan borcun doğduğu tarihtir. Somut olayda, davacı alacaklı idare borçlu hakkında 1997-1999 dönemine ait vergi alacağı nedeniyle 2002 yılında takip başlatmış ve ödeme emri 30.09.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre borcun doğumu 1997-1999 yılına ait vergi borcunun yasa uyarınca ödeme zamanı olup ilk tasarruf ise bundan sonra 30.05.2000 tarihinde yapılmıştır. Mahkemece,işin esasına girilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, TBK 19. maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ...3. Asliye Ticaret Mahkemesince, davacı şahıs, davalı diğer bir şahıs olan ...'dan maliki olduğu, kooperatiften edindiği taşınmazını "bağımsız bölümünü" davacıya sattığı, daha sonra davalı kooperatif tarafından davaya konu bağımsız bölümle ilgili tasarrufun iptali davası açılmıştır....

                  İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5.HUKUK DAİRESİ KARARININ GEREKÇESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesi'nin 11/04/2023 Tarihli 2023/578 Esas 2023/1178 Karar sayılı kararında özetle: Davacının İİK 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptalini bunun mümkün olmaması halinde TBK'nın 19.maddesi gereğince tasarrufun iptalini talep ettiği, mahkemece 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle İİK'nın 277 vd. maddelerine dayalı açılan davanın reddine, terditli talep olan TBK 19.maddesi için de muvazaa olmadığı, gerçek satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf talebinin terditli olarak açılan davada sadece TBK'nın 19.maddesine dayalı kısım için verilen karara yönelik olduğu, TBK 19.maddesine dayalı talepler yönünden kararı inceleme görevinin 1. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle dosyanın 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali istemine ilişkin davada Gaziosmanpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Uyuşmazlık, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Gaziosmanpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesince,davacının şirket olduğu, takip konusu alacağın çeke dayalı olması nedeniyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi ise davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu,ticari davalardan olmadığı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda; uyuşmazlık İİK'nun 277.ve devamı maddesine göre tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu