-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, muvazaa olgusunun Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Karabük Kadastro Mahkemesi'nin 2011/1 esas, 2011/19 karar sayılı kararı ile saptandığı ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi olmadığı, ayrıca davacı Kezban (Ersoy) Çankaya'nın Karabük Kadastro Mahkemesinin 2011/1 esas (eski 2008/6 esas) sayılı dosyasında taraf sıfatının bulunmadığı ve 6.4.2009 tarihli beyanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesine göre feragat niteliğinde sayılamayacağı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.755.45.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından davalılar aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptali ve tescil davasının Kastamonu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2012 tarihli ve 2011/115 Esas, 2012/268 Karar sayılı kararıyla kabul edilerek “...330 ada 19 parselde, davalı ... adına olan tapu kaydının Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/2827 Esas, 2010/2852 Karar sayılı, 27.12.2010 tarihli veraset ilamında davacıların payı oranında iptali ile iptal edilen hissenin davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline,” karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 06.05.2014 tarihinde kesinleştiği ve 19.12.2014 tarihinde 1/4 ‘er oranında payların davacılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; muvazaa nedenine dayalı olarak verilen kararlar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşırlar....
(HMK'nun madde 33) Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
İlk derece mahkemesince, muvazaa iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince, ivazlar arası fahiş fark bulunmasının tek başına tasarrufun iptali nedeni sayılmamış olmasına ve 3. kişi konumunda bulunan davalı ...’ın davalı borçlu ...’ın mal kaçırma amacını bildiği ya da bilmesi gerektiğine dair dosyada başkaca delil bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmıştır....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemenin görevli olmasına, davacı ile borçlu arasındaki ilamın ve dolayısıyla alacağın kesinleşmiş olmasına, TBK'nun 19 maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında icra takibi ve aciz belgesi bulunma zorunluluğu olmamasına göre davalılar ... ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 10.246,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 4.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın niteliği itibari ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesinde yer alan muvazaa hukuksal nedenine göre açılan iptal davası mı yoksa sıra cetvelinin iptali (düzeltilmesi) davası mı olduğu, burada varılacak sonuca göre tarafların bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava, mahkemece sıra cetvelinin iptali (düzeltilmesi), görevsizlik kararı veren Kayseri BAM 6. Hukuk Dairesince 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesinde tanımlanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemi olarak nitelendirilmiştir. "6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hâkime ait bir görevdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; Borçlar Kanunu 18. maddesinden kaynaklı muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
Dava dilekçesi ile 03.11.2014 tarihli dilekçedeki açıklamalara göre talep, genel hükümlere göre 6098 sayılı TBK'nın 19.maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptali ile eski malik davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi isteğine ilişkindir. Davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna, dava TBK'nın 19.maddesine dayanılarak muvazaa sebebiyle açıldığına göre, tapu iptali ve tescile yönelik istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri genel muvazaa kapsamında HMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Aile Mahkemeleri'nin bu tür davalara bakma görev ve yetkileri bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, TBK 19 maddesinde düzenlenen muvaaza hukuksal nedenine dayalı iptal istemi olduğu ve temyize konu kararın Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak verildiği istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, BK'nın 19 ve İİK'nın 277 maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulü ile icra takip işlemlerinin durdurulması amacıyla icra dosyasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, bu karara itiraz üzerine itirazın reddine karar verilmiş, karar davalı Faruk vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....