Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-KARAR- Dava, miras bırakan tarafından devredilen teknenin sonradan el değiştirmesi nedeniyle muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan tazminat .isteğine ilişkindir.İddianın muris muvazaasına ilişkin İçtihadı Birleştirme Kararı ile bir ilgisi bulunmayıp , Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi kapsamında genel muvazaa nedenine dayalıdır. Bu hali ile haksız fiil niteliğinde olduğundan hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, anılan Dairece daha önce görevsizlik kararı verilmiş olduğundan Daireler arasında temyiz incelemesi yönünden ortaya çıkan uyuşmazlığın Hukuk Başkanlar Kurulunca giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulmasına, 18.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, TBK'nın 19.maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, TBK’nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MURİS MUVAZAASI, İPTAL VE TESCİL Yanlar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl dava ve birleştirilerek görülen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, her iki davanın kabulü gerektiği yönündeki Daire bozma ilamına uyularak davaların kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de, Daire bozma ilamına uyulmak ve muvazaa olgusu benimsenmek suretiyle asıl davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur....

      Dava TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında iptal davası sabit olduğu takdirde İİK'nın 283/1- 2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacağını alabilmesi için dava konusu taşınmazın haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 283/1- 2 maddesi gereğince hüküm oluşturulması gerekirken yazılı şekilde tescil hükmü kurulmuş olması da doğru olmamıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/17- 150 Esas ve 2020/204 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/ 21179 Esas ve 2015/6688 Karar sayılı kararı). Kabule göre, nispi değere tabii davanın kabulüne karar verilmiş olduğundan, vekalet ücretinin de nispi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....

      AŞ yararına tazmini istemi ile eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesi tarafından davanın ticari dava olduğu değerlendirilerek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu yönünde görevsizlik kararı verildiği, davacılar vekili tarafından, davacıların şirket adına değil, kendi adlarına davayı açtıkları ve açılan davanın muvazaaya dayalı olması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu iddiası ile karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Görülmekte olan dava; muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescili, mümkün olmaması halinde taşınmaz bedellerinin T15.. AŞ yararına tazmini istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, her ne kadar davalı ve ihbar olunan; şirket, davacılar gerçek kişi ise de, davacı gerçek kişiler tarafından ortağı oldukları şirket adına tescil talep edilmesine, davanın konusunun davalı ve T15.....

      Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, davalı Nuriye ve dahili davalı T5'ya karşı ikame ettiği davanın, Nuriye ve davacının, dahili davalı T5'nun çalışmış olduğu Diyanet İşleri Başkanlığından aldığı maaşı üzerine konan hacizlerin, dahili davalı T5'nun çalışmış olduğu kurumca bildirilen sırasına ilişkin olduğunu, davaya konu sıra cetvelinin, dahili davalı T5'nun çalıştığı kurumca hazırlandığını, maaş hacizlerinin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine dahili davalı borçlunun çalıştığı işyerince düzenlendiği ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceğini, bu durumda İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun düşünülemeyeceğini, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19 ve 818 sayılı BK'nın 18. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal...

      Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanıkları mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamamışlardır. Dolayısıyla yukardaki ilkeler uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla temliki gerçekleştirdiği iddiası kanıtlanmış değildir. Hal böyle olunca, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istek bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nun 371/1-a maddesi gereğince ......

        un davalı ... aleyhine açtığı muvazaa nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının lehine sonuçlanarak 3/8 payın adına tescil edildiğini, 5/8 payın halen davalı ... adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek pay oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden davanın reddini savunmuş, davalı ... yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, davalı ...'ye yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

          D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, BK'nın 19 ve İİK'nın 277 maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulü ile icra takip işlemlerinin durdurulması amacıyla icra dosyasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, bu karara itiraz üzerine itirazın reddine karar verilmiş, karar davalı Faruk vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

          UYAP Entegrasyonu