Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Somut olayda davacının talebinin TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğuna göre muvazaalı işlemin diğer tarafı olan ...'...
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü İİK'nun 277. ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1, 2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....
Kötü niyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış ve mahkemece bedelde muvazaa iddiası kabul edilmiştir. Kural olarak davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır....
İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davanın yasal dayanağının Borçlar Kanununun 19.maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan eldeki davada davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup, davacının boşanma davası sonucunda oluşacak alacak ile edinilmiş mallara katılma alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunmaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri, 6100 sayılı HMK.nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olup Aile Mahkemesinin görev kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın esasına girilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile dosyanın Aile Mahkemesine gönderilmesi doğru bulunmamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, TBK'nın 19.maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 18/10/2021 gün ve 2020/3225 esas – 2021/6922 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. K A R A R Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 660,00 TL para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 44,70 TL kalan red harcının karar düzeltme isteyen davacıdan alınmasına, 01/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacı ile davalı arasındaki temliki işlemin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Birkısım davalılar; davacının miras payı oranında tapu iptal tescil isteyemeyeceği, muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil isteniyorsa tereke temsilcisi atanması gerektiğini, mirasbırakan ...’ın yaklaşık 30 yıl önce adam öldürme suçu nedeniyle mahkum olduğu olaydan kaynaklı tazminat davası sonucunda bütün taşınmaz mallarının haczedildiğini,satış aşamasına gelindiğinde mirasbırakan ...’in bütün taşınmazlarını ilam borcunu ödemek için icra baskısı altında satmak zorunda kaldığını,...’ın da daha sonra taşınmazları ...’a devrettiğini, bedelini aldığını, İsmet’in ölümü ile mirasçılarının tapuda devir işlemini yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlarla ilgili yapılan her iki satış işleminde de muvazaa bulunmadığı,satış işlemlerinin gerçek bir satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı....
Eczacı Odası Haysiyet Divanınca muvazaa nedeniyle 6643 sayılı Kanunun 30/c maddesi uyarınca 180 gün süre ile sanat icrasından men edilmesine ilişkin kararın aynen kabul ve tasdikine ilişkin Türk Eczacıları Birliği Yüksek Haysiyet Divanı'nın ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......