Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP Davalı, 4-4,5 yıl kanser hastalığı nedeniyle tedavi gören mirasbırakanın tedavi giderleri için çeşitli harcamalar yaptığını, mirasbırakandan bir miktar alacağının olduğunu, mirasbırakanın maddi sıkıntı yaşaması nedeniyle taşınmazını satılığa çıkardığını, alıcı çıkmayınca teklifi üzerine taşınmazı satın aldığını, satış bedelinden alacağını mahsup ettikten sonra kalan kısmını mirasbırakana ödediğini, mirasbırakanın da bu para ile diğer kişilere olan borçlarını ödediğini, muvazaa bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/02/2020 tarihli ve 2014/319 E., 2020/60 K. sayılı kararıyla, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2....

    Dava, TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3....

    Gerçekten de TBK m. 19 hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve----- esas, ------ karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.)...

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/19 Esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin iptaline ilişkin açılan dava sonucunda anılan vasiyetnamenin davacıların saklı payı oranında iptaline karar verildiği, ...... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/19 Esas sayılı veraset ilamında ise 1920 doğumlu mirasbırakanın 18.01.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davalı........., dava dışı çocukları ........., oğlu ......’ten olma torunu ......, ile oğlu ...... ......’den olma dava dışı torunları ....................................’nın mirasçı olarak kaldıklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....

        Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, tarafların mirasbırakan...ün 14.01.2009 tarihinde ölümü ile geriye çocukları ve torunları olan davacılar ile davalıların kaldığı, mirasbırakanın 19, 6, 7 ve 37 parsel sayılı taşınmazları 18.12.2008 tarihli resmi akitle oğlu olan davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, aynı yevmiye numaralı resmi akitle 41 parsel sayılı taşınmazı da davalı-davacı ...’e temlik ettiği, davalı- davacı ...’in birleştirilen dosyadaki dava dilekçesinde 41 parsel sayılı taşınmazın kendisine bağışlandığı yönünden örtülü kabulü olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....

          A.Ş. ve ...arasında yapılan muvazaalı işleme dayandığı ve bu şekilde doğan alacağa dayalı olarak BK 18.maddesinde (TBK 19.maddesinde) düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteminde bulunulmasının da mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre dava dayanağı takip dosyalarından ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2006/9313 sayılı dosyası ile ilgili olarak borçlu tarafından açılan menfi tesbit davasının kabulüne ilişkin karar Yargıtay 19.Hukuk dairesinin 2016/4234 Esas 2017/536 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş diğer takip dosyalarındaki borca bir itiraz bulunmadığı, bu hali ile mahkeme kararına dayanak yapılan menfi tesbit kararı ortadan kalkmış olduğu ve alacağın gerçek olmadığı yönündeki tesibiti yerinde bulunmakla birlikte , dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılmış olup davalı dördüncü kişi ... İnşatta İnş.San....

            a satış işlemine yönelik tasarrufun muvazaa sebebi ile İPTALİNE," denildiği halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulüne, davalılardan ...'ın, maliki olduğu Amasya İli, Merkez İlçesi, Şeyhcui Mahallesi, 760 parsel sayılı taşınmazdaki 17/240 oranındaki hissesini 20.10.2006 tarihinde diğer davalı ...'a satışının TBK 19. maddesi uyarınca muvazaa sebebi ile İPTALİNE," şeklinde yazıldığı görülmektedir. Bu durum HMK'nın 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....

              sayılı takibin muvazaalı olduğunun tespiti ile, Ceyhan İcra Müdürlüğünün 2017/3561 esas sayılı sayılı bu takipten borçlu-davalı T5'in maaşı üzerine konulan birinci sıra haciz işlemine ilişkin tasarrufun TBK.19. maddesi gereğince iptaline, İİK.283/1....

              İcra Müdürlüğü'nün 2019/1358 ve 2019/1357 esas sayılı takip dosyalarının incelenmesinde; davacıların ayrı ayrı alacaklı oldukları, davalı T5'nun borçlu olduğu, takip dayanağının ise davacıların ayrı ayrı lehdar olduğu 31.01.2019 tanzim ve vade tarihli bonolar olduğu, davacıların daha öncesinde davalı T5 26.02.2012 tarihli taşınmaz satış sözleşmelerine istinaden taşınmaz aldıkları, bu taşınmazların teslim edilememesi nedeniyle takiplere dayanak bonoların düzenlendiği, dava konusu taşınmazın davalı T5 tarafından ilk satış tarihinin ise 04/08/2011 olduğu dolayısıyla borcun doğumundan önce gerçekleşen tasarrufun iptali talebinin ve TBK 19 gereğince muvazaa iddiasının ileri sürülemeyeceği, davacıların alacaklarının ise belirsiz olmadığı, davalı T5 tarafından davacıların alacaklarının kabul edilerek kendilerine kambiyo senedi tanzim edildiği gibi icra takiplerine de itiraz edilmediği dolayısıyla davacıların alacağı konusunda uyuşmazlık olmadığı, davacılardan T1 eldeki dava yanında satın aldığı...

              En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....

                UYAP Entegrasyonu