WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Kural olarak, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. ( TBK m. 19 (BK m. 18))....

    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....

      Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden yapılan incelemede: Şirketler hukuku Türk Ticaret Kanununda (TTK) düzenlenmekle birlikte, somut olayda; uyuşmazlığın çözümlenmesinde mahkemece incelenip değerlendirilecek olan hukuki sebeplerin TTK şirketler hukuku hükümleri değil, Türk Borçlar Kanunu (TBK) md 19 ve devamında düzenlenen muvazaa hükümleri ile, hukuki işlemlerde fiil ehliyeti, iradeyi sakatlayan sebeplere ilişkin Türk Medeni Kanunu (TMK) ve TBK hükümleri olduğu, bu nedenle TBK md 19'a dayalı uyuşmazlıklarda genel hükümler uygulanacağından, davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın çözümlenmesinde Asliye Ticaret Mahkemelerinin değil HMK md.2 uyarınca genel görevli mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır....

        Somut olayda, dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde murisin yaptığı taşınmaz devirlerinin mal kaçırma amacı ile yapıldığı ispatlanamadığı gibi, birleştirilen davaya konu minibüs hattının ve minibüsün devrinin muvazaalı olduğu iddiası da TBK 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa ilkeleri kapsamında ispatlanabilmiş değildir . Hal böyle olunca asıl ve birleştirilen davaların reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Asıl ve birleştirilen dava davalılarının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi....

          Davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzre; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/84 esas, 2021/212 karar sayılı dava dosyasında verilen tasarrufun İptali-Muvazaa (İİK 277 Ve Devamı-TBK. 19.) talebinin kabulüne karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava;Tasarrufun İptali-Muvazaa (İİK 277 Ve Devamı-TBK. 19.) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......

          İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarının dava şartları ve yargılama usulleri birbirinden farklı olup, bu davaların birlikte görülmesi doğru olmadığından; mahkemece öncelikle davacı tarafa , davasını TBK 18- 19 maddelerine mi ya da İİK 277 vd. maddelerine dayandırdığının açıklatılarak açıklanan sonuca göre davaya devam edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının alacağını temlik aldığı dava dışı bankanın Kayseri 4. İcra Dairesi'nin 2016/14729 E....

          Davalılar, muvazaa iddialarının doğru olmadığını, yapılan satış işlemlerinin gerçek olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, olayın gelişim biçimi, taraflar arasındaki yakınlık, tanık anlatımları ve satış tarihi dikkate alınarak muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, BK 18. (TBK 19.) maddesi kapsamında açılmış muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Davacıların amacı, açtıkları dava sonucunda alacaklarının tahsili olanağına kavuşmaktır....

            Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

            gerektiğini, her ne kadar TBK.md.19 muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak İİK.md.283'ün kıyasen uygulanması talep edilmiş ise de, Mahkemece, İİK.md.94 uyarınca yetki belgesi almak için süre vermesi, neticeye göre davanın TMK.md. 562'ye göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur....

            UYAP Entegrasyonu