Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında ise TBK 19.maddesinde tanımlanan muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı ile borçlu arasındaki ilamın ve dolayısıyla alacağın kesinleşmiş olmasına, TBK'nun 19 maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında icra takibi ve aciz belgesi bulunma zorunluluğu olmamasına, davalıların baba-kız olması nedeniyle dava konusu tasarrufun iptale tabi bulunmasına göre davalılar ... ve ...'nun yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 384,23 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...'dan alınmasına 4.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda ise dava açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup TBK.19. (BK.18) maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin uyuşmazlığın esastan incelenmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Mahkemece verilen karar davalılarca istinaf edilmiş ancak istinaf aşamasında davalı borçlu Recai tarafından istinaf talebinden feragat edilmiş olmakla, inceleme diğer davalılar yönünden yapılacaktır. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
2021/2971 (E) sayılı sayılı takibinin muvazaa nedenine dayalı olarak iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp B.K.nun 18. maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine ait ise de dosya Yüksek 1.Hukuk Dairesinden görevsizlik kararı ile daireye gelmiş olduğundan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 04.02.2010 gün ve 3 sayılı kararı gereğince temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 27.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili 10.10.2019 havale tarihli ıslah dilekçesinde; davayı tamamen ıslah ettiklerini, tasarrufun iptali davası yerine TBK 19. Maddesine göre muvazaalı işlemin iptalini talep ettiklerini, davalı T7 adına kayıtlı iken, diğer davalılar adına yapılan devre ilişkin işlemlerin muvazaa hukuki sebebine dayalı olarak iptaline, dava konusu hat üzerinde taraflarına Nazilli 2. İcra Müdürlüğünün 2014/231 esas sayılı dosyasından doğan alacağı alma hakkı tanınmasına, taraflarına bu konuda yetki verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Şti. arasındaki ilişkinin senede bağlandığı bu kapsamda ticari risk kapsamında bulunduğu ve senet borcunun ödenmemesine karşı muvazaa iddiası ile tasarrufun iptali isteminin yasaya uygun olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamalarından davacı alacağının sonuçsuz bırakılmasına yönelik olarak yapılmış satış işlemlerinin muvazaa nedenine dayalı olarak iptalinin istediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının açtı- ğı alacak davasının sonucunun beklenmesi ve B.K 18. madde kapsamında inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre, dava niteliği itibarıyla Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Dava; dava dilekçesi ve cevap dilekçesi incelendiğinde, 6098 sayılı TBK 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasına dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescili davasıdır. Yargıtay uygulamalarında TBK'nın 19. maddesinde dayanılarak açılan muvazaa davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK'nın 283/1 ve 2. maddesinin ( iptal ve tescile gerek olmaksızın alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı kabul edilmiştir. Tasarrufun iptali davaları ise ayni sonuç doğurmayan kişisel davalardır. Bu davalar sebebiyle davanın kabul edilmesi halinde, olası davacı alacak ve eklentileri ile sınırlı olmak üzere tasarruf işleminin iptaline karar verilir. Dava konusu taşınmaz olsa bile tapu kaydının iptaline karar verilemez. Muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktadır....