Dava; öncelikle taşınmazın "aile konutu olduğunun tespiti " (TMK.md.194) daha sonra ise bu taşınmazın sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesine (TMK.md.652) ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 652'nci maddesine dayanan özgüleme isteği, paylaşma sonucunu hasıl edeceğinden sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Aile konutunun tespiti görevi ise Aile Mahkemesine aittir. Bu durumda; taşınmazın miras hakkına mahsuben davacı adına tescili, olmazsa oturma hakkı tanınmasına yönelik davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi, aile konutuyla ilgili tespit isteği hakkında ise tefrik kararı verilebileceği kabul edilebilir nitelikte görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Konya 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
'e yönelik taşınmaza aile konutu şerhi verilmesi ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti davasında ise taşınmazının malikinin diğer davalı eş ... olmadığından kayda şerh verilmeyeceği, konutun aile konutu olduğunun tespiti talebi hakkında davalı eş ...'in kabulü bulunduğu gerekçesiyle; davalı ... yönünden aile konutu tespiti davasının husumet dava şartı yokluğundan reddine, diğer davalı eş ... yönünden ise taşınmazın kaydına aile konutu şerhi verilmesi davasının reddine, aile konutu tespiti davasının ise kabulüne, davalı ... yararına maktu vekâlet ücretine, davalı ...'e yönelik dava nedeniyle davacı yararına maktu vekâlet ücretinin yarısı oranında vekâlet ücretine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. O halde, mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla tüm misrasçıların davaya dahil edilmesi ve tüm delillerin taplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davacının diğer mirasçılara açacağı davada taşınmazın kendi adına tahsinini isteyebileceğinden bahisle yazılı şeklinde taraf teşkili sağlanmaksızın hasımsız olarak ve eksik inceleme ile bu talep hakkında da ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi) ise istemin, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti istemini de içerdiği gerekçesiyle tespit istemini 16/02/2012 tarihli celsede tefrik ederek, mahkemenin yukarıdaki esasına kaydettikten sonra, taşınmazın aile konutu olup olmadığının tespiti konusunda karar verilmesi gerektiği, bu konuda görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir (HUMK.md.76). Evlilik ölümle sona ermiş olup davacı, dava konusu taşınmazın "aile konutu" olduğunu iddia etmiş ve taşınmazda lehine oturma hakkı tanınmasını istemiştir. Dava, öncelikle taşınmazın "aile konutu olduğunun tespiti " (TMK.md.194) daha sonra ise bu taşınmazın sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesine (TMK.md.652) ilişkindir. Nitekim ...Sulh Hukuk Mahkemesi, aile konutuna ilişkin istemi tefrik ederek yeni esasına kaydetmiştir....
Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunduğunu iddia ettiği taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "Açık rızası alınmadan” davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiş, mahkemece; davaya konu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının davacı tarafça ispatlanamadığı ve taşınmazın tapu kaydına 29.08.2013 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davada davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın, eşlerin ve çocuklarının bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdikleri, acı ve tatlı günlerin içinde yaşandığı, anılarını taşıyan aile konutu niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır....
Bu karara karşı davacı vekili davanın reddi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairemiz 21.12.2015 tarihli ilamı ile davacının taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki talebi ile ilgili bir hüküm kurulmadığını belirterek taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki talebinin dosyadan tefriki ile aile mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik kararı vermek ve bu davanın sonucunu bekletici mesele yaparak taşınmazın aile konutu olduğunun tespit olunması halinde işin esası incelenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar vermek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf beyanları, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun anlaşıldığı, dava açıldıktan sonra dava konusu taşınmazın icra yolu ile tahliye edildiği, ayrıca tarafların yargılama sırasında başka konutta yaşamaya başladıklarının taraf beyanlarından anlaşıldığı, taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti talepli açılan davanın konusuz kaldığı görülmekle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın aile konutu olması nedeniyle haklılık durumuna göre davacı lehine, davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedildiği gerekçesi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/10/2019 NUMARASI : 2018/967E. - 2019/755K. DAVA KONUSU : Taşınmazın Aile Konutu Niteliğinde Olduğunun Tespiti KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı dava dilekçesinde özetle ;"Davalılardan T7 tarafından şahsına yönelik olarak Samsun 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Olduğunun Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının eşi mirasbırakan ... 27.02.2014 tarihinde ölmüştür. Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, bu nedenle dava konusu taşınmazın murisin ölümüne kadar aile konutu olduğunun tespitini talep etmiştir. Mahkemece "Ölüm nedeniyle evlilik birliği sona erdiğinden dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle aile konutu özelliğini kaybettiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. O halde, mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi ve tüm delillerin toplanılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken ölü mirasçı Gülsüm'ün mirasçıları davaya dahil edilmeden, taraf teşkili sağlanmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir....