Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuki Sebepler ve Gerekçe: Dava taşınmaz zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/06/2020 tarih 564 ve 586 sayılı kararı gereğince güncellenen "daireler arası iş bölümü" uyarınca, istinaf kanun yoluna başvuru incelemesinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince yapılması gerektiği, dairemizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. H Ü K Ü M/:Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352. maddesi gereğince; 1- Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/06/2020 tarih 564 ve 586 sayılı kararı gereğince güncellenen "daireler arası iş bölümü" gereğince istinaf kanun yoluna başvuru incelemesinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiği anlaşıldığından dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dosyanın, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ... ile ... ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 03.....2009 gün ve 184/600 sayılı hükmün ...'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, uzun yıllar zilyet ve tasarruf ettikleri yeri davalılara sözlü olarak kiraya verdiğini, davalıların hiçbir şekilde kira bedeli ödemediklerini, kirayı inkar ettiklerini, verdikleri senet bedelini de ödemediklerini, zilyet oldukları ev ve bahçesi için Hazineye ecrimisil ödediğini açıklayarak taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin korunmasını ve zilyetliğe vaki müdahalenin menini, faiziyle birlikte 4500 TL ecrimisilin ödenmesini talep etmiştir....

    Ne var ki, dava açıldıktan sonraki tarihte, yargılamanın devamı sırasında davaya konu 105 ada ... parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı Yasa uyarınca satılarak Hazine'nin mülkiyetinden çıktığı ve davalılardan ... oğlu ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın satılmasından sonra davaya zilyetlik şerhi verilmesi olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da, sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararı mevcuttur. Bu nedenle, yargılama sırasında taşınmaz malikinin değiştiğinin anlaşılması karşısında dava, kullanım kadastrosu sonucu oluşan tespit ve tescile itiraz davası olmaktan çıkmış, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüştür....

      DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:15.04.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık 19.12.1991 tarihinde kesinleşen kadastro tesbiti öncesinde ... tarih ve ... sıra nolu tapu kaydına dayalı ... ada ... numaralı kadastro parselinin davacı tarafından satın alındığının tespiti ile taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle bedellerinin davacıya ödenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemenin gerekçesinde yazılı bulunan kesin hükme konu dosyanın temyiz incelemesininde Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi tarafından yapıldığı gözetilerek, Yargıtay Kanunu'nun 14.maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 16.01.2016 tarih, 2016/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.02.2016 gün 2016/1 sayılı Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.)...

        Zira , davacının talebi salt zilyetliğin korunması istemine ilişkin değildir.25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas-2009/573 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere; zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan,üçüncü kişiye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa malikinden başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda; davacı, 27 ada 41 parsel sayılı kayden dava dışı ......

          Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında dava, bir hak davası niteliğini kazanır ve görevli mahkeme buna göre belirlenir. Eldeki dosyada ise davacı, dava dışı Hazine adına tapuda kayıtlı 6 ve 17 parseller üzerindeki zilyetliğinin korunmasını talep etmektedir. Taşınmazlarda üstün bir hakkı olduğunu iddia etmemektedir. Taşınmazlar Hazine'ye ait olduğu halde bu taşınmazları kullandıklarını, ecrimisilini de ödediklerini beyan etmektedir. Mülkiyete dayalı bir hak iddiası bulunmamaktadır. Dava bu haliyle zilyetliğin korunması talebine dayanmaktadır....

          "İçtihat Metni" NUMARASI : 2013/227-2015/464 Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atmanın ve taşınmazların bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, kamulaştırmasız el atmanın ve taşınmazların bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : PAYDAŞLIĞIN VE ZİLYETLİĞİN TESPİTİ Taraflar arasında görülen paydaşlığın ve zilyetliğin tespiti davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacı, paydaşı olduğu 7616 parsel sayılı taşınmazda payına karşılık giriş katta bulunan ve bodrum dahil iş yerini kiraya vermek suretiyle kullandığını, davalıların Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2753 E sayılı dosyası ile dava dışı Sezai Kıtay aleyhine yaptıkları icra takibi ile kendisini zilyedi bulunduğu iş yerinden tahliye etmek istediklerini ileri sürerek çekişmeli iş yerine ilişkin paydaşlığının ve zilyetliğinin tespitini ve korunmasını istemiştir....

              edilen taşınmaz üzerinde davacının zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonradan ileri sürülebilecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, Mahkemece, davacıya tapu maliki ...' nı da davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanındıktan sonra, usulünce taraf koşulu sağlandığı takdirde, iddia ve savunmalar hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre ve şartları var ise zilyetliğin tespitine dair bir hüküm kurulması gerekirken, tapu kayıt maliki davaya dahil edilmeden şerhe yönelik olarak hüküm kurulmasının isabetsizliğine" değinilmiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU KANUN YOLU: TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak, dava dışı ... adına tescil edildiği ve bu nedenle zilyetliğe dayalı taleplerin ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, Mahkemece, öncelikle davacı tarafa, ...'...

                  UYAP Entegrasyonu