Maddedeki (muhik tazminat) sözcüğünden salt inşaat bedeli değil olayın özelliğine göre TMK'nun 4. maddesinden aldığı yetkiye dayanarak hakimin takdir edeceği en uygun bedel (asgari levazım bedeli) ise taşınmaz maliki yönünden yapının subjektif (öznel) olarak taşıdığı değer anlaşılmalıdır. (Yargıtay 8. HD., 2019/347 E., 2021/2627 K.) Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesinde öngörülen haksız inşaat sebebiyle savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunulmasına yasal olanak yoktur. Haksız yapıda temliken tescil isteminin taşkın yapının tersine ayrı bir dava ile ileri sürülmesi gerekir. (Yargıtay 1. HD., 2013/13474 E., 2013/14711 K.) Somut olayda temliken tescil istemine konu açılmış ayrı bir dava mevcut değildir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ Mahkemece, " davacının müdahalenin meni ve kâl istemleri karşısında, davalı taraf da savunma yoluyla temliken tescil talebinde bulunmuştur....
d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.(Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/12040 Esas, 2016/1656 Karar nolu ilamı) Somut olayda; davacı tarafça dava konusu taşınmaza davalıların rızası dahilinde davalılardan Erdoğan'ın hissesine isabet edecek şekilde yapı inşa ettiğinin, yapının değerinin arsa bedelinden yüksek olduğunun ileri sürülerek TMK'nın 724. maddesi uyarınca temliken tescil, olmazsa tazminat talebinde bulunulduğu, mahkemece temliken tescil talebinin reddedilerek tazminat talebinin kısmen kabul, kısmen reddine yönelik kararın verildiği, davalılar vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir....
Bu iki koşulun varlığı halinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarıda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, birleşen dava temliken tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkin olup asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm de birleşen davanın (temliken tescil davasının) davacısı tarafından temyiz edilmiştir.Davanın açıklanan niteliğine ve temyiz edenin sıfatına göre temyiz itirazlarının incelenmesi Daireye ait değildir. İlgisi yönünden dosyanın Yüksek 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına göndenilmesine, 21.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava temliken tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, Mahkemece asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü temliken tescil davacısı temyiz etmiştir, temyiz isteğine göre,2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 31.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin olup, davalı savunma yoluyla temliken tescil isteminde bulunmuştur. Somut olayda davalı vekilinin maktu harç yatırmadan savunma yolu ile temliken tescil talebinde bulunduğu anlaşıldığına göre, öncelikle başvuru harcının ikmal edilmesi gerekmektedir. Ne var ki, Mahkemece bu yönde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmiş değildir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle maktu başvuru harcının yatırılması için davalı vekiline süre ve imkan tanınması, verilen süre zarfında eklikliğin giderilmesi halinde tespit edilecek zemin değeri üzerinden nispi harcın da ikmal edilmesi suretiyle taşkın yapı nedeniyle davalı yararına temliken tescil koşullarının gerçekleşip, gerçekleşmediğinin araştırılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir..." şeklinde karar vermiştir....
Temliken tescil istemine ilişkin davalarda taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Dosya içinde mevcut 26.05.2006 tarihli inşaat bilirkişi Ş.Alper Akın'ın raporuna göre taşınmazın dava tarihindeki değeri 6.300.00 YTL olarak belirlenmiştir. Mahkemece bu değer esas alınarak davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmaz ve üzerindeki bina ve müştemilatların toplam değerine göre avukatlık ücretinin hesaplanması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 438/VII maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Davalı, keşiften sonra yapılan 05/05/2011 tarihli celsede binasının davacıya ait parsele taşkın olduğunu, ancak dava tarihine kadar bu konuda bir ihtilaf çıkarılmadığını, taşkın kısmın yıkımı halinde fahiş zarar doğacağını belirterek davanın reddini istemiş, savunma yoluyla temliken tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece, kayden davacıya ait çekişme konusu taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın taşkın yapılanmak suretiyle işgal ettiği, davalının temliken tescil isteği yönünden harcını yatırarak açtığı bir davasının bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece davacıların temliken tescil istemleri oluşması zorunlu sübjektif koşul yerine gelmediğinden, ikinci kademedeki istek olan yapı bedelinin tahsili talebi de davacıların iyiniyetli olmamaları nedeniyle reddedilmiş, hükmü davacılar temyiz etmiştir. Davacılar, imar uygulaması sonucu 26398 ada 2 parsel sayısını alan 21.1.2002 günlü krokide yeşil ve ... ile boyalı olarak gösterilen yapı yerlerini davalı ...’nin eşinden haricen satın aldıklarını buraya yapılan yapıların zemini olan arsadan daha değerli olduğunu iddia ederek Türk Medeni Kanunun 724. maddesine dayanıp temliken tescil talebinde bulunmuştur. Gerçekten, Türk Medeni Kanunun 724. maddesiyle mülkiyet hakkını düzenleyen yasanın 718. maddesine bir istisna getirilmiş ve zemin ile üzerindeki yapı arasındaki bağlantı kesilerek bazı koşulların varlığı halinde binanın yer aldığı zeminin bina maliki adına tesciline olanak sağlanmıştır....