Davacı tarafça markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer/ilişkili olduğu ileri sürülmüş, davalılar tarafından ise aksi savunulmuş ve mahkemece de markaların kapsamındaki emtialar benzer bulunmamıştır. Ancak, Yargıtay 11....
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.Hükmüne uyulan bozma ilamı gereği ,Milli Saraylar Başkanlığına ve SGK ya yazılan yazılara ;Aralık ayı itibariyle işçilerin davalı adına bildirimlerinin yapıldığı ve kasım ayından sonra davacı şirket tarafından mal teslimi yapılmadığı bildirilmiştir.Buna göre, hakediş alacağını talep etmek üzere " davacının mal tedarik etmesi ve işcilerinin giderini ödemesi " koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının 31.12.2013 tarihli 39.229,40 -TL’lik faturayı düzenleme hakkı bulunmadığı tesbit edilmiştir.Davacı vekili her ne kadar faturanın içinde ekim-kasım ayları teslimatları bulunduğunu ileri sürmüş isede ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak düzenlediği zamanında düzenlenmeyen mal teslimlerine ilişkin alacağın bulunduğunun kabulü mümkün olmadığı ,stokta ihtiyaçtan daha fazla mal bulundurduğunu, davalının uhdesinde kaldığını ispatlayamamıştır....
ve sözleşme ekinde bulunan form uyarınca kabul ve taahhüt ettiği, Barter sisteminin "mal karşılığı mal" esasına dayalı bir sitem olduğunu, bu sistemde üyeler arasında nakit para ilişkisinin bulunmadığı, taraftar arasında imzalanan sözleşmede üyenin Türk Barterden hiçbir zaman nakden ödeme talebinde bulunamayacağının açıkça düzenlendiğini, tacir olan davacının bu hususu kabul etmediğini, taraftar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının davalıya nakden üyelik bedeli, işlem komisyonu ve bu tutarları vadesinde ödememesi halinde gecikme cezası ödemeyi kabul ettiğini, somut olayda davacı taraf sistem içerisinde gerçekleştirdiği barterli işlemler nedeniyle davalı lehine tahakkuk eden bu nakit borçlarım ödemediğini, davalının toplam 59.148,20-TL borcu olup bu tutarın davalıdan tahsili gerektiğini, davacı tarafın talep ve iddia ettiği gibi bu nakit borç bakiyesinin davacının sistemde bulunan barterli mal ve hizmet alım hakkı ile mahsuplaştırılmasına hukuken imkan bulunmadığını, davanın yetkisizlik...
nın 607 şişe olarak tedarikçi firmalardan satın alındığı, bu mevkide, bu formatta bir dükkanda son üç ay içinde alınan mal miktarına göre, hırsızlığın gerçekleştiği tarihte dükkanda tedarikçilerden nihai tüketicilere perakende olarak satılmak kaydıyla satın alınan sigara ve içki cinsi ürün miktarı ile çalınan sigara ve içki cinsi ürün miktarının, satış-stok muvazenesi bakımından kıyaslandığında son derece makul ve normal seviyede bir mal stoku olarak görüldüğü, faturalarından genel mal alışlarının izlenmesinde satın alınan mal miktarına göre olay tarihinde dükkanda bulunan stok miktarının ise her halükarda çalınan mal miktarından çok fazla olacağını gösterdiği, bu durumun hayatın olağan akışına da son derece uygun olduğu, burada davacının bir kötü niyet ve kastla hareketinden söz edilemeyeceği, hırsızlık olayı sonucunda çalınan sigara ve içkilerin toplam alış bedelinin aşağıdaki tablodan da anlasılacağdı üzere 70.335 68 TL. tutarında olduğu, davacının ticari defterlerine göre ticari mal...
Davacı tarafından, dava konusu bono karşılığında mal teslim edilmediği ileri sürülmüştür. Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı "malen" kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı "nakten" kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta'lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta'lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta'lili denmektedir....
Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunulabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Şirketin, adına kayıtlı aracın satışı ve bedelinin paylaştırılması işlemleriyle sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş, ancak şirket tasfiyesiz terkin olduğundan tasfiye memuru atanmamıştır....
Ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahip olduklarına göre, istisnalar hariç olmak üzere, şirket mal varlığının, aktif ve pasifiyle birlikte, sahibi tüzel kişidir (Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul, 2019, s.105). Tüzel kişiliğin bu mal varlığı, kendine özgü, bir amaç birliği içinde ve kendisini oluşturan kişilerin mal varlığından bağımsız bir mal varlığı olarak ortaya konulmalıdır. Tüzel kişiliğin bu mal varlığının onu oluşturan kişilerin mal varlığından da bağımsız olması gerektiğini belirten bu temel ilkeye “mal varlığının bağımsızlığı” veya “mal ayrılığı” ilkesi denilmektedir (Antalya, Gökhan: Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi, Erol Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 146.)....
kaçırma ihtimali bulunduğu iddiasıyla davalı tarafın tüm mal varlığı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir....
Bir başka anlatımla; davanın konusu devredilen şirket ortaklık payına ilişkin olup davalının ve davalının ortağı bulunduğu şirket mal varlığı dava konusu edilmemiştir. Şirket hisselerinin dava konusu olduğu durumda davada taraf olmayan şirket mal varlığı üzerine tedbir konulması mümkün değildir. Bu nedenlerle tedbir talebinin reddine dair karar yerinde olduğundan istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.'nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacının istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle esastan reddine karar verilmiştir....
Tahin", 30. sınıfta "tuz", 35. sınıfta "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için yenilebilir bitkisel yağlar, tereyağı, fındık ve fıstık ezmeleri, tahin, tuz, tarım ürünleri, bahçecilik ürünleri ve tohumlar, ormancılık ürünleri, canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil), canlı ve kurutuluş bitkiler ve otlar, hayvan yemleri, malt (insan tüketimi için olmayan) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)" mal ve hizmetler bakımından davacının itirazlarının reddi yönünden iptaline, anılan mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir....