Menfi tespit davası, davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya denir. İİK'nın 72,1 maddesine göre; borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında (veya takipten sonra) borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlunun (davacının) çeşitli nedenlerle borçlu olmadığını belirtmek suretiyle açtığı menfi tespit davasının İcra-İflas Hukuku ile değil maddi hukuk (borçlar hukuku) ile ilgisi vardır....
Şirketine yönünden menfi tespit davasının kabulüne davacının davalı ... Anonim Şirketi aleyhine açtığı menfi tespit talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
BK'nun 132/son maddesine göre ise, zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kalkmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tespit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürdüğü cihetle, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davası zamanaşımı süresini kesmiştir. Nitekim Yargıtay HGK'nun 20.01.1996 tarih ve 1996/12-654 E., 1996/805 K. sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Öte yandan menfi tespit davasının takip sonrası açılmış olması da sonuca etkili değildir. Somut olayda, borçlu vekili ... 1....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/642 Esas, 2009/913 Karar sayılı 29.09.2009 tarihli ilamıyla ihalenin feshi nedeni bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, sözü edilen davaların derecattan geçerek kesinleştiği, davacı tarafından 03.03.2010 tarihinde icra takibinin dayanağını oluşturan senede ilişkin açılan menfi tespit davasının yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/130 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan menfi tespit davasının sonucunun eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, menfi tespit davasının sonucu beklenerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
nin lehdarı bulunduğu 30.09.2014 keşide tarihli ... seri nolu 40.000,00 TL bedelli çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve menfi tespit davasına konu olan diğer iki çek ile ilgili bedelin tahsil edilmesinden dolayı istirdat davasına dönüştüğünden 80.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dava; taraflar arasında akdedilen araç satış sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Dosya içeriğinden; davanın açılmasından sonra davalı şirketin iflasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK.'nun 194. maddesinde "Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir" hükmü yer almaktadır. Dava, davalı şirketin yargılama aşamasındaki iflası nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmüştür....
Davacı ödeme emrine ilişkin tebliğin düzeltilmesi için İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet yoluna başvurmuş, daha sonra iş bu dava ile menfi tespit talebinde bulunmuştur. Yargılama aşamasında İcra Hukuk Mahkemesinde şikayetin kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz edilmemesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın İcra Hukuk Mahkemesine açtığı davada ödeme emrine ilişkin tebliğin iptaline karar verileceğini önceden kesin olarak bilemeyeceğinden işbu sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit davasını açması ihtiyatlı bir davranıştır....
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....
in alacaklı aleyhine açtığı menfi davasına ilişkin olarak...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/405E. sayılı dava dosyasından 04.05.2012 tarihinde verilen kararla takibin durdurulmasına karar verildiği ve İcra Müdürlüğü'nce 18.07.2013 tarihinde yukarıda belirtilen tedbir uyarınca takibi durdurduğu, taşınmaz maliki şikayetçi ...'ın taşınmazın tahliyesine ilişkin olarak takibin kendisi yönünden de durdurulmasının doğru olmadığını belirterek müdürlük işleminin iptali istemiyle İcra Mahkemesi'ne başvurduğu ve Mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İhalenin kesinleşmesinden sonra.... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen menfi tespit davasında verilen takibin durdurulması kararı, kararın verildiği tarihten sonra takip işlemlerinin durudurulmasına yönelik olup, tedbir öncesi yapılan ihale ve bu ihaleye bağlı olarak yapılan tahliye işlemlerini durdurması sözkonusu değildir....
Diğer bir anlatımla; borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi (olumsuz) tespit davası sonunda alınan ilamın yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümleri, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümü ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez (HGK. ... sayılı kararı). Menfi tespit konulu ilamın anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Somut olayda takip dayanağı ilamda; 29.10.2014 tarihli dilekçe ile menfi tesbit davası açılmış ve mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar nazara alındığında ilamın kesinleşmeden takibe konulması usul ve Yasaya aykırı bulunmaktadır....
Müdürlüğünün 2022/9192 Esas nolu icra takibine konu senetlerin herhangi bir borç karşılığı verilmediği, davacının borcunun olmadığı, bonoların korkutarak ve hile ile alındığı ileri sürülerek menfi tespit talebi ile dava açılmış olup davanın duruşması 19/09/2023 tarihine bırakılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ; Dava, karşılıksızlık ve hile ile korkutma nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti talebi ile açılan menfi tespit davasıdır. Davacı ...'in davalı ... hakkında açtığı işbu davadan önce davacının aynı vakıaları ve hukuki sebepleri ileri sürerek ... ......