Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacı şirketin eski müdürü olan davalının görev yaptığı dönemde sahte faturalar kullanmak suretiyle şirketi vergi cezası ödemek zorunda bıraktığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı şirketin tüm ortaklarının sahte fatura işlemlerini bildikleri gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri ve şirket müdürleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde belirtilen hallerde, şirkete, pay sahiplerine veya şirket alacaklılarına karşı vermiş oldukları zarardan kusurları dahilinde sorumlu olurlar. Aynı Yasa’nın 555. maddesinde ise şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir....

    TTK'nın 555. maddesi uyarınca yansıma zarar niteliğindeki şirketin uğradığı zararın tazminini isteme hakkı şirket alacaklısına tanınmamış olup bu husustaki dava hakkı şirket ve her bir pay sahibine verilmiştir; ayrıca, söz konusu tazminatın şirkete ödenmesinin talep edilmesi gerekmektedir. TTK'nın 556. maddesinde ise zarar gören şirketin iflası halinde yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açma ve yürütme yetkisi öncelikle iflas idaresine ait olup, iflas idaresinin bu davayı açmak veya yürütmek istememesi halinde şirket alacaklılarının ve ortaklarının dava açıp yürütebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bahsi geçen düzenlemelere göre şirketin iflas halinde olmaması durumunda dolayısı ile zarara istinaden dava açma hakkı yalnızca şirket ortaklarına tanınmış, bir başka ifadeyle iflas hali dışında alacaklının yansıma zarar nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat davası açamayacakları düzenlenmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm ev başkanının sorumluluğuna dayalı trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.11.2016 (Pzt.)...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm ev başkanının sorumluluğuna dayalı trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.11.2016 (Pzt.)...

          Bu durumda mülkiyet karinesi davacı 3.kişi şirket yararınadır. İcra Müdürünün hatalı işlemi sonucu 3.kişinin dava açmak zorunda bırakılması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. Davalı alacaklı mülkiyet karinesinin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlamalıdır. Somut olayda, borçlu şirket ortakları ... ve ... hisselerini borçtan önce 22.2.2008 tarihinde dava dışı ... ve ... ’e devretmişlerdir. Davacı şirket ise yine borcun doğumundan önce ... ve ... tarafından borçlu şirket adresinde farklı olan haciz adresinde kurulmuştur.Haciz adresinin borçlu şirket adresi olduğuna ilişkin olarak davalı alacaklı tarafından herhangi bir delil sunulmamıştır. Her ne kadar haciz mahallinde borçlu şirkete ait belgeler bulunmuş ise de bu belgelerin bir kısmının alacaklı tarafından gönderildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca sadece bu belgelerin haciz mahallinde bulunması tek başına karine aksini ispata yeterli bulunmamıştır....

            nun davacının da miras yolu ile hissedar olduğu davalı şirketin asıl faaliyetinin bulunduğu akaryakıt istasyonunun kira sözleşmesini ve bayilik sözleşmesini fesih ederek, eşi ve kendisine ait olan diğer bir şirket ile aynı gün yeni bir sözleşme yaptığı ve kira sözleşmesini de yeni şirkete devrettiği, bu devirle davalının şirket faaliyetini tamamen sonlandıracak bir hale sokmuş olduğu, tüm işletmeyi diğer şirkete devrettiği, bu durumun şirket müdürünün hem özen yükümlülüğünün ağır bir şekilde ihlali hem de işlem yapmama ve rekabet etmeme yasaklarını çiğnendiği, bağlılık yükümlülüğünün açıkça ihlal edildiği, TTK 630. maddesi gereğince davacının şirket ortağı olarak bu davaya açmaya hakkı olduğu, şirket müdürünün azli için hakli sebeplerin oluştuğu gerekçesiyle ...'...

              Dosya davacısı yönetim yetkisi bulunmayan davacı mirasçı paydaş, diğer davalı şirket müdürü ve paydaşı davalıya muris tarafından devir edilen şirket paylarının devrine ilişkin işlemin muvaza nedeniyle iptali ve terekeye iadesi; davalı şirket kayıtlarına kaydı ile birlikte davalı şirket müdürü ortağın -şirket müdürü- olarak seçilmesine ilişkin kararın da iptali davası açılmıştır. Davada davalı şirketi temsilen kayyım atanmış ise de; davanın davalıları arasında çıkar çatışması olması eldeki davada şirketin temsil edilmemesine yol açmamaktadır. Şirket müdürü seçimi kararı henüz iptal edilmemiş, şirket müdürünün temsil yetkisi bir ihtiyati tedbir kararı ile kısıtlanmamıştır. Davalı şirket müdürünün bir süre ile sınırlı olmaksızın münferit yetkili seçildiği ve şirketi halen temsile yetkili olduğu gözetildiğinde, dosya davacısı ile davalı ortağın çıkar çatışması içinde olması davanın doğası gereği olup, organları tamam bir şirkete kayyım atanması doğru görülmemiştir....

                - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili aleyhine üç adet senede dayalı olarak kambiyo senelerine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, 27.02.2009 tarihi itibarı ile şirket müdürü olarak atanan ...'in bono düzenleme ve bono senedi ile borç altına sokma yetkisinin olmayıp, sadece ... yetkisinin olduğunu, şirketin yönetim ve dışarıya karşı temsilinin yönetim kuruluna ait olduğunu takip konusu senetlerin müvekkili şirket kayıtlarında görünmediği gibi böyle bir borç alınmadığını, kullanılmadığını, böyle bir senet de verilmediğini, ortada bir resmi evrakta sahtekarlık ve dolandırıcılık fiili bulunduğunu iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, takibe konu bonoların tanzim edildiği tarihte ...'...

                  Mahkemece toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 11.716.72 YTL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TTK'nın 1301. maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. 1- Davalı İ... Sigorta A.Ş.'...

                    dayalı maddi tazminat iddiasının bulunduğu dosya kapsamına alınan usulüne uygun alınmış bilirkişi raporları, toplanan deliller gözetildiğinde, dava konusu yapılan işlemde davacı yanın kusurlu bulunduğu, davalı tarafa atfedilen herhangi bir kusur olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu